14. Hukuk Dairesi 2019/4531 E. , 2019/8906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/12/2005 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, davalı Hazine yönünden davanın reddine dair verilen 14/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, adına kayıtlı 1353 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde açılan dava sonucu iptal edildiğini ve kararın deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini ileri sürerek kadastral parselin ihyası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş, 26.10.2015 tarihli dilekçesi ile 7519 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile çakışan 75,95 m2’lik kısım yönünden feragat etmiştir.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı hazine yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden 20.08.2015 tarihli bilirkişi rapor ve eki krokisi dikkate alınarak 7519 ada 6 sayılı imar parselinin içinde kalan 75,95 m2’lik alan hariç tutularak eski hale iadesi ile davacı adına tesciline, 7569 ada 6 sayılı imar parselinde davacı adına kayıtlı hissenin iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Öte yandan, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması ve ayrıca yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi yapan davalı ..."nin sorumlu tutulması gerekir.
Kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi, hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, orman, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. Öte yandan, verilecek ihya kararının, kapsamında kalan tüm imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyeceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1)
Somut olaya gelince; çekişmeli 1353 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptaline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir. İmar şuyulandırmasıyla oluşturulan parsellerin sebebini teşkil eden idari işlemin idari yargıda iptal edildiği, böylece imar parsellerinin illetsiz ve sebepsiz kaldığı gözetilerek, imar öncesi hak durumu dikkate alınarak karar verileceği kuşkusuzdur. Davadaki istek bir bütün olarak değerlendirildiğinde istemin önceki kadastral parsele dönüştürülme niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere, kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 1353 sayılı kök parselin sınırları içinde kalan yol ve park vb. olarak ayrılan alanlarıyla birlikte kök parselin ihyası ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, idare mahkemesi kararıyla sebebi kalmayan imar parselini ayakta tutacak (hukuki varlığını korur nitelikte) şekilde ve infazı kabil olmayacak biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.