1. Hukuk Dairesi 2015/7075 E. , 2018/727 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflar vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalının mirasbırakanı...’nun maliki olduğu 212 ada 22 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın deprem nedeniyle yıkılması sonucunda dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 11 nolu bağımsız bölümün davacı adına tescil edildiğini ancak davalının depremden önce 212 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki miras payını satış suretiyle devrettiğini, geçersiz eski tapu kaydı ile idareyi yanıltmak suretiyle kendisini hak sahibi gibi gösterdiğini ileri sürerek dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 11 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada taşınmazın dava sırasında hükmen el değiştirmesi sonucu davacı, 75.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak Hazineye ödenmesini talep etmiş, 03.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat talebini 85000-TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar Dairece; ‘’... taşınmaz mülkiyetinin el değiştirdiği ve el değiştirmeden önce davalı tarafından davanın ..."ya ihbar edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere;dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş ve 6100 sayılı HMK"nun 125. (1086 sayılı HUMK"nun 186.) maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu ( müddeabihi ) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece davacı yana tercih hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır...’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının dava konusu taşınmazı hakkı olmadığı halde iktisap ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalının 1978 yılında ölen mirasbırakanı ...’dan mirasen intikal eden 212 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki miras payını 04/07/1994 tarihinde kardeşi dava dışı ...’ya satış suretiyle devrettiği, taşınmaz üzerine bulunan binanın depremde yıkılması sonucunda geçerli olmayan ve davalının paydaş olarak yer aldığı eski tapu kaydına binaen dava konusu 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 11 nolu bağımısz bölümde hak sahibi olduğu ve 23/08/2001 tarihinde çekişmeli taşınmazı teslim aldığı, davalı tarafından mahalli iskan komisyon kararının iptali için açılan iptal davasının reddedildiği, eldeki davanın yargılaması devam ederken satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılan tapu iptal tescil davası neticesinde taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile dava dışı ... adına tesciline karar verildiği, mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davacının HMK’nın 125. maddesi gereği tercih hakkını bedel yönünden kullandığı ve 09.01.2014 tarihli dilekçe ile 75000-TL’nin yasal faizi ile birlite davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği, 03.04.2014 tarihinde de tazminat talebini toplam 85000-TL olarak ıslah ettiğini bildirdiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında el değiştirmesi nedeniyle davacının isteğini bedele dönüştürdüğü ve davalı tarafından idari işlemin iptali isteğiyle idare mahkemesinde açılan davanın de redle sonuçlandığı, tescilin dayanaksız kaldığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, mahkemece ... . Noterliği"nin 06.12.2007 tarihli ... yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın 35.000,00TL bedelle dava dışı ..."ya satıldığı ve il afet acil durum müdürlüğünün 24.9.2014 tarihli cevabına göre dava konusu taşınmaz için davalı tarafından 14.560,00 TL ödeme yapıldığı gerekçesi ile satış vaadi sözleşmesindeki bedelden hak sahipliği için davalı tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan meblağ üzerinden hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Öte yandan, Yargıtay’ın 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ıslah, soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir, Yargıtay"ca karar bozulduktan sonra hüküm mahkemesince yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasına olanak yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177/1. maddesi de aynı doğrultuda ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hükmünü içermektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olduğuna dair açık ya da örtülü bir hüküm de yasada yer almamaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin açıkça saptanması ve bilirkişi raporu ile belirlenen bu değerden davalının hak sahipliğ için yaptığı ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı da gözetilerek davacının HMK’nın 125. maddesi uyarınca 09.01.2014 tarihinde sunduğu dilekçedeki talebi ile bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.