Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8645
Karar No: 2018/8135
Karar Tarihi: 11.12.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8645 Esas 2018/8135 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/8645 E.  ,  2018/8135 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/03/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı vekili Av. Naci ... ile diğer taraftan Hazine vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, ...ve arkadaşlarını hasım gösterdiği 03/04/2000 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının uzun yıllardan beri Almanya’da yaşadığını, davalının uzaktan akrabası olan ve halen cezaevinde dolandırıcılık suçundan tutuklu davalı ..."nün, davacının yurt dışında yaşıyor olmasından istifade ederek sahte nüfus cüzdanı ve ilmuhaber tedariki sureti ile çeşitli kişilerin ve bu arada davacının ..., ... köyü 160 ada 2 sayılı parselde kayıtlı taşınmazını, önce 08.10.1999 tarihinde davalı ...’na sattığını, ...’in de 16.10.1999 tarihinde davalı ...’e sattığını, davacının 24/03/2000 tarihinde hileli işlemleri öğrendiğini bildirerek, 160 ada 2 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde taşınmazın bedeli olan 20.000,00 YTL"in davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05/12/2015 tarihli harçlandırılmış dilekçe ile dava "belirsiz alacak davası" olarak ıslah edilmiş ve mahkemece belirlenecek değere satış tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi istenmiştir.
    Mahkemece 2000/157 E. - 2004/588 K. sayılı kararı ile; davalı ...yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile 160 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline dair kurulan hükmün davalı ...tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2004/13245 E. - 2005/2075 K. sayılı kararı ile kayıt maliki davalının iyiniyetli olup olmadığının araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davalılar Sabahattin ... ve ...aleyhine açılan davanın reddine, davalı ...yönünden kısmen kabulü ile 8000,00 TL’nin 08/10/1999 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, bu hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30/06/2008 gün ve 2008/6444 E. - 8184 K. sayılı kararı ile; davacının tapu iptal davasının reddine yönelik temyiz itirazlarının reddine, tazminat davasına yönelik temyiz itirazları yönünden; “davalı ..."nin sahte kimlik ve belgeler düzenleyerek çekişmeli taşınmazın temlikine ilişkin işlem ve eylemler nedeniyle, ceza mahkemesinde yargılanarak suçlu bulunduğu, anılan hükmün kesinleşerek infaz edildiği sabit olup, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazın bedelinin davalı ..."den tahsiline karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.

    -2-
    2017/8645 - 2018/8135

    Ancak, çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değerinin saptanarak buna göre hüküm kurulması gerekirken (16.11.1999 tarihindeki) davalı ..."e temlik tarihindeki değeri üzerinden bedele hükmedilmiş olması doğru değildir.
    Hal böyle olunca, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi ve belirlenen bu değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir” denilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davacının davalı ...yönünden açtığı davasının kısmen kabulü ile 15.000 TL"nin 08/10/1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm bu sefer Yargıtay 1 Hukuk Dairesinin 05/05/2015 tarih 2013/20895 E. - 2015/6682 K. sayılı kararı ile; bozma kararında uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak taşınmazın değerinin belirlenmesi hususuna değinildiği halde, mahkemece tek bilirkişiden alınan rapor ile yetinilerek hüküm kurulduğu ve rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığı, o halde taşınmazın dava tarihindeki değerini belirleyecek alanında uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılması ve sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı; 09/10/2009 tarihinde Hazineye izafeten tapu sicil müdürlüğüne karşı dava açmış, ... köyü 160 ada 2 parsel sayılı taşınmazın sahte nüfus cüzdanı düzenlenmek sureti ile satıldığı ve taşınmazın iradesi dışında elinden çıktığını belirterek uğradığı zararın TMK"nın 1007. maddesi uyarınca, "şimdilik" 10.000 TL"sinin tapu iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği 02/02/2009 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, dosyaların birleştirilmesine 15/09/2015 tarihinde karar verilmiştir.
    Birleştirilen dosyalarda yapılan yargılama sonucu zararın tapu sicilinin tutulmasından değil, davalı ..."nün haksız eyleminden kaynaklandığı ve illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat davasının reddine, asıl davada davalılar ...ve ...hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının reddi yolunda verilen önceki karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiş olduğundan, karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...hakkında açılan alacak davasının kabulüne, 42.532,50 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan davada verilen ret kararına yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dosya kapsamında ... köyü 160 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 648 sayılı parselden geldiği, 648 sayılı parselin 1019 m² ve arsa vasfıyla 11/07/1988 tarihinde ifrazen Halil İgan adına tescil edildiği, 07/08/1989 tarihinde taşınmazın davacı ..."ye satıldığı, daha sonra bu taşınmazın imar uygulaması sonucu 160 ada 2 sayılı parsele gittiği, bu parselin 750 m² yüzölçümü ve arsa vasfıyla davacı adına imar sonucu 05/09/1994 tarihinde tapuya tescil edildiği, 08/10/1999 tarihinde, ......"nün kendi fotoğrafının olduğu ama tapu maliki ..."nün kimlik bilgilerinin yeraldığı sahte nüfus cüzdanını ibrazı ile taşınmazın ...adına satış sonucu tescil edildiği, onun da 16/11/1999 tarihinde Sebahattin ...’a sattığı, durumu farkeden gerçek tapu maliki ..."nün; taşınmazı satın alan maliklere ve sahte nüfus cüzdanı çıkararak taşınmazı satan ......"ye karşı açtığı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istemli eldeki bu davayı açtığı, Hazineye husumet yönelterek TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açtığı davanın da eldeki dava ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
    ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2000/125 E. 2001/200 K. sayılı dosyasında ... Gürgülü, ...ve Halil İgan aleyhine resmi evrakta sahtecilik suçundan dava açıldığı, yargılama sonucu sanıklar Halil İgan ve ... Milaslıoğlu’nun beraatine, sanık ..."nün mahkumiyetine karar verildiği, hükmün 14/10/2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.


    -3-
    2017/8645 - 2018/8135

    Taşınmazların tapu siciline kaydedilmesi ve sicillerin doğru oluşturulmasından dolayı Devletin sorumluluğu Medenî Kanunun 1007. maddesinde: "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." şeklinde belirlenmiştir.
    Devletin tapu sicilini düzgün tutması ve taşınmazların durumunu tespit ve tescil bakımından gerekli düzenlemelerin yapılarak açık hale getirilmesi konusuna büyük önem verilmiş, bu sicillerin Devlet memurlarınca tutulmasından kaynaklanan bütün zararlardan dolayı vatandaşlara karşı Devlet’ ikinci derecede değil, İsviçre’de olduğu gibi birinci derecede sorumluluk yüklenmiştir (Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu/Galip Esmer Gayrimenkul Tasarrufları, 1969, s:512 vd; Prof. Dr. Jale Akipek, Eşya Hukuku, 1972, s:303).
    Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için tapu sicilinin tutulmasında, sicil görevlisinin hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi bulunmamakta; böylece Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluğun özel bir hali olarak ortaya konulmaktadır.
    Burada, kusursuz sorumluluğun dayanağı, tapu siciline bağlı büyük çıkarların ve yanlış tesciller sonucunda sicile güven ilkesi yüzünden malvarlığına ilişkin hakların yeri doldurulmaz biçimde değişmesi ve bu hakların sahiplerinin onlardan yoksun kalmaları tehlikesinin varlığı ile açıklanabilir.
    Gerçekten, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmektedir.
    Devletin sorumluğunun dayandırıldığı tapu sicilinin doğru tutulmasına ilişkin güvenin devamını sağlama amacı, tapu siciline güven ilkesinden daha geniş bir anlam taşımaktadır. Söz konusu ilkenin uygulanamadığı ve yolsuz tescile güvenen iyiniyetli üçüncü kişilerin kazanımlarının korunamadığı bazı durumlarda bile, onların bu yüzden uğradıkları zarardan Devlet sorumlu tutulur.
    Görülmektedir ki; kusursuz sorumluluğun bir biçimi olan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan Devletin sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğudur.
    Tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu durumundaki iç ilişkide etkisi söz konusu olmaktadır. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu sicilinin tutulmasına ilişkin yasal düzenlemelerle sınırlı olmayıp bu yasal düzenlemeler dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun, her iki durumda da ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (Dr. Lale Sirmen, Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devlet’in Sorumluluğu, ..., 1976 Sh. 63 vd). Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı, tapu sicilinin tutulmasına ilişkin düzenlemelere uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp hukukun genel ilkelerine uygunluk da gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır.
    Davacıya ait taşınmaz davalı ...tarafından davacı adına çıkarılan sahte kimlik belgesi ile 3. kişilere tapu müdürlüğünde gerçekleştirilen resmi senetle satılmış, daha sonra bu durumu öğrenen taşınmazın gerçek sahibi olan davacının açtığı tapu iptal davası taşınmazı satın alan 3. kişilerin iyiniyetli olduğu gerekçesi ile reddedilerek kesinleşmiştir. Davacıya ait taşınmaz davacının iradesi dışında elinden çıkmış olup, tapudaki ilk satış işleminin sahtecilik yoluyla yapıldığı, daha sonra taşınmazın iyiniyetli 3. kişilere devredildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dosyada, davacının kendisinin kasıtlı ya da kusurlu eylemiyle bu zararın gerçekleşmesine neden olduğuna ilişkin herhangi bir belirleme de bulunmamaktadır.
    Dosya içeriğinden, tapu işlemi sırasında sahte belgeler kullanılarak yapılan yolsuz tescil nedeni ile davacının zarara uğradığı anlaşıldığına göre nedensellik bağının kesildiğinden söz edilemez.
    Tapu müdürlüğü görevlilerinin kusurlu olup olmadığının araştırılmasına ya da kusurun varlığının kanıtlanmasına da gerek olmadığı gibi, Devletin sorumluluğu için bu kusurun varlığı da aranılacak bir koşul değildir. Tapu müdürlüğünün hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğuna göre bu zarardan Devlet sorumlu tutulmalıdır.
    Diğer bir anlatımla, davacının zararı, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığından, Devletin sorumluluğunu gerektiren nedensellik bağı vardır.
    Mahkemece davalı sahtecilik işlemlerini yapan ......’ye karşı açılan davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de; yukarda açıklanan gerekçelerle davalı hazine de TMK’nın 1007. maddesine göre davacının zararından sorumlu olduğu halde mahkemece her iki davalı yönünden taleple bağlı kalınarak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile hüküm kurulması gerekirken, Hazineye karşı açılan davanın yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davacın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/12/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi