13. Hukuk Dairesi 2016/2407 E. , 2017/6817 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı 1-...2-..., 3-... vekili avukat Yalçin Ilikli geldi. Davacı taraftan gelen olmadığından duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat,dava dışı Kaldera holding"in vekili olduğunu, vekili adına davalılara ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2000/16 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal tescile yönelik dava açarak takip ettiğini, yargılama devam ederken taşınmaz el değiştirdiği için yeni devralanlarada dava açtığını, bu davaların aynı davada birleştiğini, bu sırada müvekkilin başka bir avukatla anlaşarak davayı feragatle sonuçlandırdığını, yeni vekilin bilgisi dışında görevlendirilmesiyle avukatlık görevinin sona erdiğini, tarafların feragat görünümünde gizli sulh olduklarından hem müvekkilinin hem davanın taraflarının akdi ve karşı yan ücretinden sorumlu olduğunu, haklarında alacağın tahsili amacıyla takip başlattığını, takip borçlularından bir kısmı yönünden takibe itiraz edilmediği ve kesinleştiğini, davalıların ise takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, gizli sulh olmadıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, ilk verilen karar ile kararların gerekçeli olmasının anayasal zorunluluk olduğu ve davalılardan İsmail ve Mustafanın yokluklarında feragatın yapılması, kararın gerçek adreslerine değil yeni görevlendirilen davacı vekilinin adresnine tebliğ edilmesi savunması üzerinde durularak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş,bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davanın davalılar İsmail ve ... yönünden reddine diğer davalı ... yönünden kısmen kabulü ile, bu davalının yapmış olduğu itirazın 65.822,36 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına ve icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı avukat, tarafların feragat görünümünde gizli sulh olduğundan akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağını istemiş, davalı ... sulhten haberleri olmadığını savunmuş, mahkemece, vekalet ücretinin belirlenmesi amacıyla 3 adet rapor alınmış, bu raporlarda tarafların feragat görünümünde sulh olduğu kabul edilmiş ancak vekalet ücretin hesaplanmasında farklı kriterler esas alınmış ve mahkemece sulh miktarının tespit edilememesi halinde sorumluluğun dava değerinin yarısı üzerinden belirleneceğine yönelik 12.4.2013 tarihli rapora kısmen itibar edilerek feragat tarihinde karşı yan vekalet ücreti muaccel ve belirlenebilir nitelikte olmadığından bu ücret talebinin reddi ile dava değerinin yarısı üzerinden ... göre hesaplanan avukatlık ücretinin kabulüne yönelik hüküm tesis edilmiştir.Somut olayda davacı tarafın tarafların gizli sulh olduğuna yönelik idiası mahkemenin de kabulündedir. Dosyada çözülmesi gereken ihtilaf davacı avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde avukatın vekalet ücretinin hangi meblağ üzerinden hesaplanacağı noktasındadır. Dairemizin uygulamalarına göre, sulh olunan miktar belli değilse; mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu"nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmalıdır. Ayrıca Avukatlık Kanunu" nun 165 maddesi gereğince davanın sulh ile sonuçlanması halinde her iki taraf avukatlık ücretin ödenmesinden müteselsilen sorumludur. Bu durumda davacı avukat hem akdi hem karşı yan vekalet ücretinin tamamına hak kazanır. Her ne kadar mahkemece sulh olunan miktar tespit edilemediğinden dava değerinin yarısı esas alınarak çözüm yapılan 12.4.2013 tarihli rapora itibar edilerek hüküm tesis edilmişsede; az yukarda açıklanan ilkeler çerçevesinde dava değerinin yarısı üzerinden vekalet ücreti belirlenemez.Bu durumda mahkemece avukatlık ücret kanunu 164. madde 165. madde ile birlikte değerlendirilerek davalı ... yönünden dava değeri üzerinden akdi ve karşı yan avukatlık ücreti kararlaştırılmalıdır. Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek karşı yan vekalet ücreti alacağının feragatın yapıldığı tarihte muaccel ve belirli olmaması nedeniyle reddi ile akdi vekalet ücreti yönünden dava değerinin yarısı esas alınarak vekalet ücretinin belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarında 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 01/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.