3. Ceza Dairesi 2019/8689 E. , 2019/17047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Antalya Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 18/08/2015 tarihli raporuna göre, katılanın, “Sağ hemitoraks ön yüzde memenin yaklaşık 2 cm. altında, sağ 6-7. İnterkostal aralıkta 1 cm."lik kesici-delici alet yarası, sağ ön kol arkasında birbirine paralel 3x2 ve 1x1 cm."lik kesi ile sağ gluteal bölgede 2x1 cm."lik cilt-ciltaltı kesisi” bulunduğunun ve bunlardan sağda pnömotoroksa neden olan kesici-delici alet yaralanması nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirdiğinin belirtilmesi karşısında, taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek önceye dayalı bir husumetin bulunmaması, katılandaki yaralanmalardan bir(1) tanesinin hayati tehlikeye neden olması, ani gelişen olayda katılanın, sanığın kızını darp etmesi üzerine sanığın harekete geçmesi ve katılanın 18/09/2015 tarihli duruşmada “elinde bıçak ile bana saldırmaya başladı, bıçaklardan iki tanesi koluma isabet etti, bir defa göğsüme vurdu, göğsüme vurduğunda bıçak kırıldı, bunun üzerine cebinden çıkardığı başka bir bıçak ile kalçama da bir defa vurdu, daha sonra sanık oradan ayrıldı, sanık kalçama bıçak ile vurduğunda ben iki elinden tuttum, iki elinden tutunca gücü azaldı, elindeki bıçak yere düştü, bıçak yere düşünce ben de ellerini bıraktım, sanık da yere düşen bıçağını alarak oradan kaçtı.” şeklindeki beyanı karşısında sanığın eylemine kendiliğinden son verdiği anlaşılmakla, kastının yaralamaya yönelik olduğuna ilişkin mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamenin (1) numaralı görüşüne,
Yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Sanık hakkında hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesine göre temel ceza belirlenirken, katılanı yaralamak amacıyla gerçekleştirdiği darbe sayısı göz önünde bulundurularak, meydana gelen zararın ağırlığı ve sanığın kastının yoğunluğu nedeniyle TCK"nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK"nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gözetilerek sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Sanığa 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi hükmü gereğince ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3) Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve E.2014/140-K.2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii, katılan vekili ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 26.09.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.