19. Hukuk Dairesi 2015/11353 E. , 2016/4836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. ... ile davalı vek.Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya faturalarla satıp, teslim ettiği dorselerin bedelinden bakiye kalan 166.451,16 TL"nin ödenmediğini, girişilen icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan Kayseri mahkemeleri olduğu gibi, davacıya olan borcun davacının istemi ile dava dışı ..."a ve davacı şirket ortağının şahsi hesabına gönderilerek ve davalıya ait bir çek yaprağı ile ödendiğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı vekilinin yetki itirazının süresinde olmadığından reddine, davalı yanın ödeme savunmasını kanıtlayamaması nedeniyle davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, dosyadaki faturaların ve iddiaların değerlendirilmesiyle alacak miktarı tespit edildiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın süreleri düzenleyen maddelerinde, süreleri kanun veya hakimin tespit edeceği (HMK 90. madde ), sürelerin taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hallerde tefhim tarihinden itibaren başlayacağı (HMK 91. madde), kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğu, hakimin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebileceği (HMK 94. madde) hükümleri yer almaktadır. Yine aynı Kanun"un 281. maddesinde, tarafların bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde bilirkişi raporuna itiraz edebilecekleri hususu düzenlenmiştir.
Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunun davalı vekiline, rapora tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde itiraz edebileceği şerhi ile 20.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak belirlenen süre beklenilmeden ve davalı vekilinin katılmadığı 26.05.2015 günlü duruşmada karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durum savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan esaslı bir usul hatası olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.