Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiştir. Borçlu adına örnek 10 numaralı ödeme emri daha önce hissedarı bulunduğu şirketin faaliyet merkezi olan .............................. adresine gönderildiği "birlikte çalışan muhasebeci ...................."e tebliğ edildiği görülmektedir. Tebliğ yapılan kişinin borçlunun çalışanı olmadığı açıklamalardan babası olduğu görülmektedir. Konu ile ilgili 7201 sayılı Tebligat kanununun 17. maddesi aynen," belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatının evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." yasal düzenlemesini içermektedir.
Borçlunun, tebligatın gönderildiği adreste faaliyet gösteren şirketteki payını 2006 tarihinde devrederek ortaklıktan ayrıldığı, İstanbul Ticaret Sicili Gazetesini 07.12.2006 tarihli nüshasından anlaşılmaktadır. Takip tarihi itibariyle bu yerle ilişkisi bulunmadığından tebliğ yapılan kişinin de çalışanı olmadığından bu tebliğ işlemi Tebligat Kanununun 17. maddesine aykırı bulunmaktadır. Bu durumda aynı Kanunun 32. maddesi de gözetilerek, duruşma açılıp tarafların delilleri toplanarak borçlunun öğrenme tarihi olarak bildirdiği 22.02.2007 tarihinin gerçek olup olmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile dosya üzerinden yazılı şekilde şikayetin reddi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyizi itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/07/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.