10. Hukuk Dairesi 2020/4256 E. , 2020/7603 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, yurtdışı borçlanmanın geriye maledilmesi ve yurtdışı borçlanma sürelerinin niteliğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Dava yurtdışı borçlanmanın geriye maledilmesi ve yurtdışı borçlanma sürelerinin niteliğinin tespiti istemine ilişkindir.
II-CEVAP:
SGK vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, “ 1-Davanın kısmen kabulü ile, kurumun 03/03/2016 tarih ve 3046396 sayılı evrakına konu tahakkuk cetvelinde davacının yurtdışında geçen çalışma, işsizlik, hamilelik ve çocuk bakım sürelerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğinin tespitine, davacının diğer taleplerinin reddine” karar vermiştir.
Davacı ve davalı kurum vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İstinaf Mahkemesince “ 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince KABULÜ ile,
Ankara 3. İş Mahkemesi"nin 2016/444 E., 2017/389 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
3-Davanın, tahakkuk cetvelinde borçlanma hakkı tanınan sürelerin ayrı kalemler adı altında gösterilmesi talebi yönünden hukuki yarar yokluğu,
Borçlanma aralığının değiştirilerek önceki döneme mal edilmesi talebi yönünden yerinde olmaması nedeniyle REDDİNE” karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, borçlanma kalemlerinin ayrı ayrı gösterilmesinde hukuki yararı bulunduğu, borçlanma sürelerinin geriye mal edilmesi gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı vekilinin karardan sonra verdiği dilekçe ile davasından feragat ettiği anlaşılmaktadır.
Çekişmeli yargıda kural olarak, “tasarruf ilkesi” geçerlidir ve taraflar dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Bu suretle davaya son verilebilmesinin bir yöntemi davadan feragattir ve anılan kurum 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 307 ila 312. maddelerinde (mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91 ila 94. maddelerinde) düzenlenmiştir.
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz temyiz Dairesince görüşülmeyen bir karar, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Hâkim, gördüğü davada tahkikatı bitirip hüküm kurduktan sonra davadan elini çekmiş olur ve kural olarak dava sonunda verilen karar temyiz edilip bozulmadan ve bu suretle yargılamaya yeniden başlanmadan davanın esası ile ilgili hiç bir karar veremez.
Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, hâkim karar verdikten sonra dahi belgelendirilen feragat üzerine davanın bu nedenle reddine karar verebilir ise de, Yargıtay uygulamalarında (örneğin Hukuk Genel Kurulunun 21.10.1981 gün 1981/2-551, 1981/683 ve 02.06.1982 günlü 1982/376-547 sayılı Kararları ile 11.04.1940 gün ve 1939/15-1940/70 sayılı tevhidi içtihat Kararının gerekçesinden esinlenen uygulama) hüküm temyiz edildikten sonra vaki feragat üzerine mahkemece kendiliğinden bir karar verilmeyerek Yargıtay"ın bu konuda (feragat konusunda) mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair verilecek kararından sonra ancak dosyayı ele alabilir ve feragate dayanarak davayı reddedebilir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.