14. Hukuk Dairesi 2019/1013 E. , 2019/8877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/05/2009 gününde verilen dilekçe ile ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/09/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin murisi ...’nın paydaşı olduğu 543 ada 13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlarda davalının dava dışı önceki paydaşlardan 16.04.2009 tarihinde aldığı 1/3 er payın ön alım hakkına dayanılarak iptali ile müvekkili davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının davaya ehliyeti olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin, 09.04.2013 tarih 2013/3165 Esas 5534 Karar sayılı ilamı ile, “Davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu olduğundan tüm ortakların birlikte dava açması veya davaya diğerlerinin muvafakat etmesi, bu da sağlanamadığı takdirde murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Ön alım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olayda; mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu (eski 543 ada 13 parsel) yeni 10317 ada, 1 ve (eski 543 ada 15 parsel) yeni 10317 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarda davalı ... adına kayıtlı 1/3’er hisseye ait tapu kayıtlarının iptali ile; ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, dava konusu payların terekedeki mirasçılar adına eşit oranda tesciline karar verilmesi ve hükümde iptaline karar verilen payın kime ve hangi hisse oranında tescil edildiğine dair, infaza elverişli bir hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/362- 2017/951 Esas -Karar sayılı ilamı ile ... terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış, karar 06.04.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Elbirliği mülkiyetinde terekeye temsilci atandığında davacının taraf sıfatının sona ereceği yerine tereke temsilcisinin geçeceği gözetilmeden hüküm başlığında tereke temsilcisinin adının gösterilmemesi ve gerekçeli kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmemiş olması da doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 19.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.