17. Hukuk Dairesi 2016/19683 E. , 2019/8716 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu taşınmazını 09.06.2014 tarihinde davalı kızı ... devrettiğinden bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını müvekkili ... 30 yıldır Almanya"da yaşadığını borçtan haberdar olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı 3. kişinin borçlunun mali durumunu bilebilecek konumda olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İKK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir
(İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
Somut olayda, davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının İstanbul 28. İcra Müdürlüğünün 2014/26490 sayılı takip dosyasındaki alacağa dayalı olduğu, borcun kaynağının 2013 yılından gelen kredi sözleşmeleri olduğu, borçlular hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu sabittir. Ancak takip dosyasında borçlu Mustafa için 02.10.2015 tarihinde mernis adresi olan ... Mahallesi 1130 Sokak No:8 İzmir adresine gidilmiş adres kapalı olup işlem yapılmamış, 23.10.2015 tarihinde ise ... Mahallesi ... Caddesi No:322/9 adresine gidilmiş ve yıkık dökük, tuğla ile örülü kullanılmayan metruk bir ev olduğu, camdan bakıldığında içerde hiçbirşeyin olmadığının çöplerin olduğu ve terk edilmiş olduğunun görüldüğü belirtilmiştir. Bu adreste borçlunun oturmadığı açıktır. Bu halde 02.10.2015 tarihli hacizde adrese girilemediği, ikinci adreste ise borçlunun yaşamadığı sabit olup her iki haciz tutunağı da İİK"nun 105. madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğundan söz edilmeyeceğinden, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdr.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 01/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.