Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5233
Karar No: 2020/1221

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5233 Esas 2020/1221 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/5233 E.  ,  2020/1221 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu ana taşınmazda 2 nolu daire maliki olduğunu, apartmanın eski yöneticisi ... ile eski denetçisi ... görev sürelerinin sona ermesine rağmen 27/10/2013 tarihindeki olağanüstü toplantıda yeni yönetici ve denetçi seçimi yapılamadığını, eski yönetim döneminde yapılan gerekli araştırmalar yapılmadan teklifler alınmadan usule aykırı harcamalar yapıldığını, davacı müvekkiline ait su deposunun kapıcı dairesinde, diğer apartman sakinlerinin su depolarının ise sığınakta bulunduğunu beyan ederek talep sonuç kısmında; ... Apartmanı defter ve kayıtlarının, eski yönetici ..."dan istenmesine, ... Apartmanı gelirlerine ait banka hesabının eski yönetici ..."dan sorularak, eski yönetim dönemini kapsar hesap hareketlerinin ilgili bankadan istenmesine, ... Apartmanı sığınağının su deposu olarak kullanımıyla ilgili işlemlerinin akıbetinin ... Kaymakamlığından sorularak, gerekli belge ve dosyaların istenmesine, kat malikleri kurulu toplantısında alınan 3, 5, 7, 8, 9, 10, 11 nolu kararlarının iptaline, apartmana ait sığınağın su deposu olarak kullanılmasına ve apartman girişinin hukuka aykırı tutanaklarla doldurulmasına müdahale edilerek, eski hale getirilmesine, masrafının davalılardan alınarak müvekkile ait su depolarının yalıtımının yapılmasına, bulunduğu yerin bakımının yapılarak camlarının takılmasına, apartman bodrumuna iniş dış kapısına ve depo kapısına kilit takmak suretiyle depo ve sığınağın kullanımının engellenmesine müdahale edilerek bu konuda öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesine, akabinde davacı müvekkilinin ortak yerleri kullanmasının sağlanmasına, 27.10.2013 tarihli toplantı kararları yasalara, usule uygun olarak sunulmazsa, anılan kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine, kişilerin sağlığı ve güvenliği açısından ... apartmanı toplantılarının bağımsız dış mekânda yapılmasına, davalılar ... ile ..."ın tebligata esas adresleri ile telefon numaralarının eski yönetici ..."dan istenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece; 27/10/2013 tarihli kat malikleri kurulu toplantısında alınan 3, 5, 7, 8, 9, 10, 11 nolu kararların iptalini gerektirir bir hususun bulunmadığı, su deposunun bakım işinin apartman yönetimine ve genel kurula ait olduğu, bu konudaki taleplerin yerinde görülmediği gerekçesiyle; davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine, kapıcı dairesi ve sığınak olarak belirtilen yerlerin başka amaçla kullanılması için tüm kat maliklerinin oy birliği gerektiğinden tüm kat maliklerinin ferdi olarak müdahalesinin menine, su deposunun ve başka amaçla kullanılmasının kaldırılarak eski hale getirilmesine, apartman yönetimine su deposu ve kapıcı dairesini eski hale getirmesi için kararın kesinleşmesinden itibaren 2 (iki) ay süre verilmesine, aylık süre içerisinde eski hale getirilmediği taktirde masrafın kat maliklerinden arsa payları oranlarında alınmak suretiyle davacı tarafından eski hale getirilmesine, bodruma giriş kapısının anahtarının bütün kat maliklerine birer adet verilmesine, davalının buna ilişkin müdahalesinin men"ine, bu işlemin yönetici tarafından kararın kesinleşmesinden itibaren 15
    gün içerisinde yapılmasına, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/07/2018 tarih 2017/3387 - 2018/5221 E.-K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “1-Mahkemece davanın kabulü, müdahalenin önlenmesi ve projeye aykırılıkların eski hale getirilmesi yönünde hüküm kurulmuş ise de, verilen hüküm infaza elverişli değildir. Mahkemece kararın "gerekçe" kısmında "su deposunun bakım işinin apartman yönetimine ve genel kurula ait olduğu, bu konudaki taleplerin yerinde görülmediği" ifade edilmesine rağmen, "hüküm" fıkrasında "gerekçe" ile uyumsuzluk ve çelişki yaratacak şekilde "su deposunun ve başka amaçla kullanılmasının kaldırılarak eski hale getirilmesine," karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amir olup, buna göre hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekirken, anılan kanun hükmüne aykırı olacak şekilde, dava konusu taşınmazın tam olarak hangi bölümlerine, ne şekilde bir müdahalede bulunulduğu ve bu müdahalenin ne suretle giderilebileceği somut olarak belirtilmeksizin, bilirkişi raporunun da gerekçeli kararın eki sayılmasına dair hüküm kurulmaksızın, özellikle "hüküm" fıkrasının (1) nolu bendinde; "Kapıcı dairesi ve sığınak olarak belirtilen yerin başka amaçla kullanılması için tüm kat maliklerinin oy birliği gerektiğinden tüm kat maliklerinin ferdi olarak müdahalesinin menine, su deposunun ve başka amaçla kullanılmasının kaldırılarak eski hale getirilmesine," şeklinde genel ve soyut ifadelerle hüküm kurulması, diğer taraftan dava dilekçesinde "sığınağın" ve "kapıcı dairesinin", "su deposu" olarak kullanıldığı beyan edilip, "sığınağın" eski haline getirilmesi talep edilmiş olmasına rağmen, (1) nolu bendin 2. cümlesinde, "Apartman yönetimine su deposu ve kapıcı dairesini eski hale getirmesi için kararın kesinleşmesinden itibaren 2 (iki) ay süre verilmesine" şeklinde infazda tereddüt yaratabilecek tarzdaki ifadelerle hüküm kurulması, hüküm fıkrasının açık, şeffaf, uygulanabilir ve gerekçe ile uyumlu olma, talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırı olması nedeniyle bozmayı gerektirmiştir.
    2-Dava dilekçesinde, 27/10/2013 tarihli kat malikleri kurulunda alınan 3-5-7-8-9-10-11 nolu kararların iptali talep edilmiş ve bu toplantıda 18.11.2012 tarihli ve 30.12.2012 tarihli toplantılara atfen de karar alınmış olup, tapu kaydının incelenmesinden davacının ana taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü 03.04.2013 tarihinde edindiği, bu nedenle 27.10.2013 tarihli toplantıda alınan kararların iptalini isterken dolaylı olarak 18.11.2012 ve 30.12.2012 tarihli toplantılarda alınan kararların da iptalini talep etmiş olmakla, mahkemece davalının bağımsız bölümünü edinme tarihi de gözönünde bulundurularak, iptalini istediği toplantının maddeleri hakkında tek tek hüküm kurulmamış olması da yukarıda anılan HMK"nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olup, taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açıkça belirtilmemesi, hüküm oluşturulurken taleplerden her biri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması, bozmayı gerektirmiştir.
    3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yargılama Giderlerinden Sorumluluk” başlıklı 326. maddesi uyarınca; "Yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden olan avukatlık ücreti davanın kabul veya ret olunan bölümleri üzerinden tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırılır.". Hüküm fıkrasında, kısmen kabul, kısmen red sebebiyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesine rağmen, davacının diğer yargılama giderlerlerinden kısmen sorumlu olması gerektiği gözetilmeksizin, yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.” gereğine değinilmiştir.
    Bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu mahkemece dosyanın ilk olarak 02/05/2016 tarihinde işlemden kaldırıldığı, yenilenmesini müteakip 04/07/2019 tarihli celsesinde taraflarca davanın takip edilmediği, HMK"nın 150/6 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan davanın takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle taraflarca takip edilmeyen davanın HMK"nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; kat malikleri kurulu kararının iptali, projeye aykırılığın eski hale getirilmesi, müdahalenin önlenmesi, hakim müdahalesi ve tespit istemine ilişkindir.
    Davacı vekili 04/07/2019 tarihli son duruşmadan önce, uyap üzerinden gönderdiği dilekçe ile aynı gün Ankara 4. İş Mahkemesinin 2012/1376 Esas sayılı, Ankara 19. İş Mahkemesinin 2019/230 Esas sayılı, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1490 Esas sayılı ve Ankara 8. İcra Ceza Mahkemesinin 2019/73 Esas sayılı dosyalarının duruşmaları olması nedeniyle katılamayacağından mesleki mazeretlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, ancak mazeret dilekçesi UYAP’tan sehven Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1490 Esas sayılı dosyasına gönderilmiş, durumun farkedilmesi üzerine ilgili mazeret dilekçesi Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesine saat 12:08 itibari ile yine UYAP üzerinden gönderilmiştir.
    İşlemden kaldırma ve davanın açılmamış sayılması müessesesi HMK"nın 320/4. maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 409 ve devamı maddelerinde) düzenlenmiştir.
    Kural olarak, mahkemece; taraflara usulüne uygun davetiye çıkarılması, bu yolla tarafların duruşmada hazır bulunmalarının ve savunma yapabilmelerinin sağlanması yasal bir zorunluluk ve hukuki dinlenilme hakkının da gereğidir.
    Usulüne uygun davet edilen taraf davacı ise, davasını takip etmek istiyorsa, bizzat ya da vekili vasıtasıyla duruşmaya katılmalıdır. Eğer duruşma günü celseye katılma imkanı yoksa, buna ilişkin mazeretini bildirmeli, belgelemeli ve duruşma gününün kendisine bildirmesi için gerekli giderleri de yatırmalıdır. Davalı taraf ise, yargılamaya katılmak istemiyorsa ve savunma yapmayacaksa katılmak zorunda değildir. Bu durumda davayı inkar etmiş sayılır; davayı takip etmek isteyip de buna imkanı yoksa bu durumu dilekçesi ile bildirmeli, belgelemeli ve tebliğ giderlerini de yatırmalıdır.
    Davacı yanca mazeret bildirilmiş; mazereti hazır bulunan taraf ve mahkeme kabul etmişse, bu halde yargılamaya devam olunarak belirlenecek yeni duruşma gününün yatırılan davacı giderlerinden karşılanarak gelmeyen tarafa bildirilmesi gerektiğinde de kuşku yoktur.
    Davacı mazeret bildirmiş ancak belgelendirmemişse ya da gönderdiği mazeret geçerli değilse, hazır bulunan taraf sorulmasına karşın mazereti kabul etmemişse, mahkeme mazereti değerlendirecek kabul ederse açıklanan şekilde davacı tarafa yeni duruşma gününü bildirecek, kabul etmezse de davanın hazır bulunan tarafça takip edildiğine ilişkin açık bir beyan bulunmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verecektir.
    Somut olayda; 04/07/2019 tarihli son celsede davacı vekilinin mazeret dilekçesini UYAP üzerinden sehven başka mahkemeye gönderdiği ve duruşma saatinin geçmesinden sonra mazeret dilekçesinin asıl mahkemeye yine UYAP üzerinden gönderildiği, mahkemece dava dosyasının daha öncesinde de işlemden kaldırıldığı gerekçe gösterilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmakla davacı vekilinin geçerli bir özrü bulunmasına karşın davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi