5. Hukuk Dairesi 2020/907 E. , 2021/3484 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 5. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince ek karar ile hükmün kesin olduğundan bahisle temyiz talebinin reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı ek kararının Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece HMK"nun 114 ve 115. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, karar verilmiş, hükmün davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1170 – 2019/4319 karar sayılı ilamı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın davacı tarafça temyizi üzerine ilgili hukuk dairesi 14/11/2019 tarihli ek kararı ile temyiz başvurusunun reddine karar vermiş, verilen ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince; ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddine ilişkin verilen kararının istinaf edilmesi üzerine, istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilip, temyiz başvurusunun verilen kararın nitelik olarak kesin olduğu ve temyiz edilemeyeceği gerekçesiyle ek karar ile reddine dair kararının HMK 369. maddesinde belirtilen "Kanunun açık hükmüne aykırılık" teşkil ettiği, bu itibarla bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 14/11/2019 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/246 Esas, 2018/79 Karar sayılı kararının incelenmesinde,
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu Sarıyer İlçesi, Rumeli Feneri Köyünde bulunan 5 pafta, 150 parsel sayılı taşınmazından davalı idarece getirilen kısıtlamalar nedeniyle tasarruf imkanının bulunmadığı belirtilerek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemli eldeki dava açılmıştır.
Mahkemece fiili el atmanın varlığı kabul edilmeyerek;
20/8/2016 tarihli 6745/34 md.si ile mülga olan Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin 10.fıkrasının 3. cümlesi ile öngörülen; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü, gerekse iptal olan geçici 6. maddenin 10. fıkrasının 3. cümlesi yerine 6745 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin birinci fıkrasının ""Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" hükmü uyarınca davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, davanın usulden reddine karar verilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile ""Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin ""Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK"nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevi dahilinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, adli yargı görevli olduğundan işin esasına girilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden,
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/246 E.- 2018/79 K. sayılı hükmünün HMK’nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi"ne GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 17/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.