10. Hukuk Dairesi 2020/7443 E. , 2020/7586 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, Davacının malullük aylığına hak kazandığının tespiti ve biriken aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacının malullük aylığına hak kazandığının tespiti ve biriken aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum işlemlerinde bir hata olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
1-Davacının 01/12/2015 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine,
2-Davacıya ödenecek maluliyet aylıklarından 01/12/2015-01/03/2016 tarihleri arasındaki aylıklara 01/03/2016 tarihinden itibaren sonra ki dönemlere ilişkin aylıkların ise her aylık için ödenmesi gereken tarihten itibaren Yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığı,
2-Davacının hastalığı sigortalılığından öncede mevcut olduğundan 5510 sayılı Kanunun 25/2. maddesi şartlarının tamam olmadığı,
3-Adli Tıp Kurumu raporunun hatalı olduğu, gerekçeleri ve re"sen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili vermiş olduğu temyiz dilekçesinde; “İstinaf dilekçesinde belirttiğimiz itirazlarımızı tekrar ediyoruz. Mahkemelerce hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının maluliyetine ilişkin olarak dosyadaki Adli Tıp Kurumu raporları baz alınmıştır. Ancak ilgili adli tıp raporlarıdaki hasta şikayetleri, tetkik ve bulgular incelendiğinde, davacının maluliyetine esas alınan hastalığının epilepsi özelliklerini taşıdığı görülecektir. Söz konusu epilepsi hastalığı bünyesel olup, sigortalı olarak çalışmaya başlamasından önce de varolacağı tıbbi gerçeği dikkate alındığında 5510 sayılı Yasa"nın 25.maddesinin 2.fıkrası şartlarının gerçekleşmediği, davacının sigortalılığından önce de söz konusu hastalığın mevcut olduğundan maluliyet hakkına haiz olamayacağı, yapılan Kurum işlemlerinin doğru olduğu görülecektir. Bununla birlikte (kabul anlamına gelmemek üzere) adli tıp raporlarında her ne kadar davacının epilepsi hastalığına ilişkin özellikler gösterdiği belirtilmiş ise de raporun sonuç bölümünde davacının durumunun, Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği"nin Ek 1 Bölüm Nöroloji 3 B kapsamında değerlendirilmesi hatalı olmuştur. Davacının ilgili yönetmeliğin Ek 1 Bölüm 2 A ve B bendi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken Bölüm 3 Nöroloji 3 B kapsamında değerlendirilerek bir sonuca varılması hatalı olup bu değerlendirmeye dayalı olarak kurulan hüküm hatalıdır.” gerekçeleriyle verilen karar temyiz edilmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın Yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 28’inci maddesi, “Bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır. Şu kadar ki, bu kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz...” hükmünü içermekte olup, sigortalının 1479 sayılı Kanun kapsamında malûl sayılıp, maluliyet aylığı bağlanabilmesi için ilk defa sigortalı olarak çalıştığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızasının bulunmaması gerekir. Sigortalılık öncesi malûl sayılmasını gerektirmeyecek düzeyde hasta veya sakat iken bu hastalık veya sakatlığı ilerlemiş ve sigortalılık sonrası malûl sayılmayı gerektirecek dereceye ulaşmış ise sigortalıya malûliyet aylığı bağlanabilecektir.
Diğer taraftan 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve lehe olan, 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesi gereğince inceleme yapılmalıdır. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25"inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 95’inci maddesinde, malûl sayılmayı gerektirecek hastalık veya arızanın bulunup bulunmadığının tespitinde izlenecek yol açıklanmıştır.
Aynı yöndeki düzenleme 1479 ve 506 sayılı Yasalar kapsamında da mevcut olup, mahkemece, Kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı anılan yönetmelikler de irdelenerek öncelikle, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, çelişki olması halinde, Adli Tıp Genel Kurulundan 2013 tarihli Yönetmelik hükümleri de irdelenmek suretiyle, davacının maluliyet oranının en az %60 oranında olup olmadığı ve var ise Kurumca çıkartılan uyuşmazlık nedeniyle, sigortalı olma tarihinden önce maluliyet halinin var olup olmadığı, var ise oranının kaç olduğu ve başlangıç tarihinin ne olduğu hususunda alınacak rapora göre, karar verilmek suretiyle, bu çelişki giderilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Eldeki davada, davacının 07/06/1981 doğumlu olduğu,10/11/2005 – 11/2009 tarihleri arasında 1424 gün sigortalı olan ve 21/08/2001 – 21/02/2003 arasındaki 540 günlük askerlik süresini borçlanıp Kurumca tahakkuk ettirilen primleri 25/06/2012 tarihinde ödeyen buna göre toplam 1964 gün prim gün sayısı bulduğu, 31/05/2013 ve 02/11/2013 tarihlerinde malullük aylığı tahsis talebinde bulunduğu, 20/06/2012, 10/01/2013 ve 31/05/2015 tarihlerinde de malullük oranının tespiti talebinde bulunduğu, Kurumun cevabi yazılarında, “çalışma gücünün % 60’ını kaybetmediği, bu nedenle malul sayılmayacağının” belirtildiği, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu"nca düzenlenen 17/05/2013 tarihli kararda, “sigortalının mevcut hastalık ve arızalarına göre Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmemiş olduğundan malul sayılmayacağına karar verildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan 10/06/2016 tarihli rapor ile Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınan 01/02/2018 tarihli raporda; “davacının hastalıklarına bağlı arızası sebebiyle 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri Ek 1 Bölüm Nöroloji 3 B kapsamında Beden Çalışma Gücünün en az % 60"ını kaybetmiş olduğundan malul sayılması gerektiği, maluliyet başlangıç tarihinin Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 21/11/2015 tarihli kurul raporunun düzenlendiği tarih olduğuna” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda Mahkemece; Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla Adli Tıp Genel Kurulu’ndan, belirtilen prosedür kapsamında rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 24/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.