12. Hukuk Dairesi 2017/8003 E. , 2018/8722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından; üçüncü kişi konumunda bulunan davalı şirketin, İİK"nun 89/1. maddesi uyarınca gönderilen 25.12.2012 tarihli haciz ihbarnamesine karşı süresinde vermiş olduğu cevabın gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülerek, İİK.nun 338. maddesi gereğince cezalandırılması ve İİK"nun 89/4. maddesi gereğince de 3. kişi aleyhine tazminata hükmolunması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece; 3. kişi şirket yetkilileri hakkında İİK.nun 338. maddesi gereği cezalandırılma istenilmişse de, davanın ve aleyhe inkar tazminatı ile anılan haciz ihbarnamesi için sunulan itirazın kaldırılması isteminin reddi ile, İİK.nun 89/4. maddesi gereğince 794.648,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmolunduğu görülmektedir.
İİK"nun 89/4. maddesinde; "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder" düzenlemesi yer almaktadır. Kanun hükmünde yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarardır. Bu davada üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısı ispat etmelidir. Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK"nun 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebilir. Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmelidir.
Öte yandan; İİK"nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir hale gelmiş, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenir. Diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliğ edildiği tarih itibariyle, borçlunun üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının bulunması zorunludur.
Somut olayda; her ne kadar anılan haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 25.12.2012 tarihi itibariyle ......... San Tic Ltd Şti"nin, ...... İşletmeleri A.Ş"den kesinleşmiş alacağının olup olmadığının belirlenmesi amacıyla 02.04.2013 tarihli 1 nolu celsede her iki şirket defterlerinin 2011-2012 yıllarına ait kayıtlarının incelenmesi istenmiş ise de, davacının 04.04.2013 tarihli yazılı talebinde anılan tarihlerin sehven söylendiği, davacı şirket ile davalının 2009-2010-2011 ile 2012 yılları arasında ticari ilişkilerinin olduğu ve bu yıllara ait defterlerin tamamının incelenmesini istedikleri görülmektedir. Fakat anılan talep değerlendirmeye alınmayarak sadece 2011 ile 2012 yılları arasındaki kayıtlar incelenmiştir. Kaldı ki; 10.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda; 31.12.2012 tarihli kapanış kaydında ...... ....A.Ş.’nin, .........Ltd. Şti.’den 1.776.778,51 TL sipariş avans kaydı tespit olunmuş iken, 17.06.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; ...25.12.2012 tarih itibariyle avans toplamının 1.476.653,49 TL olduğu belirtilmiştir. Her iki rapordaki değerlendirmeler, kesinleşmiş alacağın ait olduğu yıllar ve miktarı açısından net olmadığı gibi, birbiri ile de uyuşmamaktadır. Dolayısı ile hükme esas alınan raporların, anılan haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle ......... Ltd. Şti.nin kesinleşmiş, muaccel bir alacağı olup olmadığına dair sıhhatli bir açıklama içermediği görülmektedir.
O halde, mahkemece; 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 25.12.2012 tarihi itibariyle, davalı üçüncü kişi ...... İşletmeleri A.Ş’nin, takip borçlusu ......... San. Tic. Ltd. Şti"ne muaccel borcunun bulunup bulunmadığının net olarak tespiti için, öncelikle, davalı üçüncü kişi ve takip borçlusunun 2009-2010-2011 ile 2012 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde birlikte inceleme yaptırılarak, incelenen dönemlere ilişkin olarak, takip borçlusunun ve 3. kişinin ticari defterlerinin usulünce tutulup tutulmadığı da tespit edilmek suretiyle, takip borçlusu ile davalı üçüncü kişinin ticari defterlerinin birbirini teyit edip etmediği, teyit eden ve etmeyen kısımların hangi kalemlere ilişkin olduğu, davalı üçüncü kişi tarafından takip borçlusuna yapılacak ödemelerin hangi tarihlerde olması gerektiği, ödeme var ise, bunların hangi kalemlere ilişkin olduğu hususunda Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu aldırılarak, dosyada mevcut diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Üçüncü kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.