Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6272
Karar No: 2018/665
Karar Tarihi: 01.02.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/6272 Esas 2018/665 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/6272 E.  ,  2018/665 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL TAHSİLİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel tahsili isteğine ilişkindir.
    Davacı ..., ...’da bulunan taşınmazının satışı hususunda davalı ...’yi vekil tayin ettiğini, vekaletin yalnız ...’da yer alan taşınmaz için verildiği hususunda hileye düşürüldüğünü, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak kayden maliki oluğu ... İli ... İlçesi 1697 sayılı parselde yer alan 4 numaralı dubleks meskeni diğer davalı arkadaşı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, satış bedelinin de ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde olduklarını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde şimdilik 60.000,00 TL’nin temlik tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davayı mirasçıları takip etmişlerdir.
    Davalılar, birbirleri ile satış aşamasında tanıştıklarını, temlik işleminin 60.000,00 TL bedel karşılığında davacı ..."nin istek ve iradesi doğrultusunda gerçekleştirildiğini, iyiniyetli olduklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacının 16.12.2009 tarihli vekaletname ile davalı ..."yi ... ve ... bulunan taşınmazlarının satışı ile ilgili olarak vekil kıldığı, vekilin davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu 1697 sayılı parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümü 21.12.2009 tarihinde 60.000,00 TL bedelle diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, dubleks mesken niteliğinde olan taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 200.000,00 TL olduğunun keşfen saptandığı sabittir.
    Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda, davacı ...’nin 05.03.1929 doğumlu olup huzurevinde yaşadığı, temlik alan davalı ...’in davacının bakıcısı olduğu, adı geçen davacının banka hesabına satış bedeli olarak 18.12.2009 tarihinde davalı ... tarafından iki seferde 30.000,00 TL’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL gönderildiği ancak taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedelinin 200.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
    Toplanan deliller yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, vekilin alıcı ... ile el ve işbirliği içinde hareket ederek, vekil eden davacıyı zararlandırdıkları açıktır. Diğer bir söyleyişle vekalet görevi kötüye kullanılmıştır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi