17. Hukuk Dairesi 2016/19875 E. , 2019/8689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ...’in maliki ve sürücüsü olduğu plakasız motosikletin 24/03/2010 tarihinde, ... ’ın sevk ve idaresindeki araçla çarpışması neticesinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan ...’ın yaralandığını, ...’ın başvurusu üzerine,uğramış olduğu bedensel zarar nedeniyle müvekkili kurum tarafından 18/01/2012 tarihinde 19.191,00 TL ödeme yapıldığını, ödenen tazminatın,davalının maliki olduğu aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi olmaması sebebiyle müvekkili kurum tarafından ödenmesinin gerçekleştirildiğini, aracın kusurlu sürücüsüne, işletenine ve diğer sorumlularına müvekkilinin rücu hakkının bulunduğunu bu sebeple müvekkili kurum tarafından, ...’a yapılan 19.191,00 TL ödemenin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;davanın kabulü ile 19.191,00 TL"nin ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, dair verilen karar davalı ... tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut olan muhtarlık yazısı ile diğer belgelere istinaden, 6100 sayılı HMK"nun 336. maddesi uyarınca, davalı ...’in adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek yapılan inceleme sonunda; 1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ilk derece yargılamasını aşamalara ayırmıştır. Bunlar; 1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (madde 118,126-136) 2) Ön inceleme, (madde 137-142) 3) Tahkikat, (madde 143-293) 4) Sözlü Yargılama (madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294.)
Mahkemece, dilekçelerin (dava–cevap-cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri) karşılıklı verilmesinden sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirilir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir (madde 139). Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder (HMK 140/1. madde). Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu teşvik özellikle yasak savma ya da kanuni gerekliliğin yerine getirilmesi amacıyla değil, sonuca odaklanmak suretiyle gerçekten tarafların uyuşmazlığı bitirmeleri yönünde teşvik edecek şekilde yapılarak bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder (HMK 140/2 madde). Bu yönde bir kanaat edinmediği takdirde; ön incelemeye devam ederek ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür (madde
andıktan sonra tahkikat işlemine gerek olmaması halinde nihai bir karar verebilir (HMK madde 138-142). Mahkemece ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması ya da hak düşürücü süre nedenlerin gerçekleşmesi gerekir. Bir başka deyişle ön inceleme duruşmasında verilecek kararlar usule ilişkin kararlar ile sınırlı olup, davanın esası hakkında (feragat, sulh, kabul gibi davayı sona erdiren taraf işlemleri hariç) karar verilemez. Bu hususlar dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra taraflar tahkikat için duruşmaya davet edilir. Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir.
Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder.
Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir (madde 186.)
Somut olayda mahkemece karar verilen 02/06/2015 tarihli celsede sadece davacı vekili hazır olduğu halde araştırılacak başka bir husus kalmadığı ve tahkikatın bittiği tefhim edilerek sözlü yargılama için süre talep edilip edilmediği sorulmuş,sadece davacı vekilinin süre istemediği yönündeki beyanı üzerine davacı vekilinin son sözü alınarak davalı tarafa bu yönde kanunun aradığı şekilde ihtaratlı bir bildirim de yapılmadan,davanın kabulüne dair karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan tarafların savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre de; mahkemece dava dışı ... ’ın maluliyeti nedeniyle uğradığı zararının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmış, 15.01.2015 tarihli raporda CSO yaşam tablosu esas alınarak ve teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılmış olup bu rapor hükme esas alınmıştır.
Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre muhtemel yaşam süreleri belirlenirken Population Masculine Et – Feminine (PMF) yaşam tablosu esas alınmalıdır. Ayrıca, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar).
Bu bakımdan dosya kapsamında aldırılan 15.01.2015 tarihli rapor açıklanan ilkelere uygun bulunmadığından PMF yaşam tablosu esas alınmak suretiyle dava dışı ...’ın zararının hesaplanması gerekirken CSO yaşam tablosunun esas alındığı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması da isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle,davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı geri verilmesine, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.