Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/18-1355
Karar No: 2013/413

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/18-1355 Esas 2013/413 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/18-1355 E.  ,  2013/413 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yargıtay 18.Hukuk Dairesi (İlk Derece)
    TARİHİ : 10/07/2012
    NUMARASI : 2012/1  E-2012/4  K.

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 18.Hukuk Dairesince;
    “Davacı G S.02.01.2012 günlü dava dilekçesinde .. ili .. ilçesi ... beldesinde bulunan 3254 parsel sayılı taşınmazda yapılmış olan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında açtığı davanın 01.12.2010 günlü duruşmasında Hakim A. K."nın duruşma gününü 20.02.2011 tarihine ertelemesine rağmen, daha sonra bu tarihi değiştirerek duruşmanın 20.01.2011 tarihinde yokluğunda yapılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini, yapılan bu hukuk dışı eylemden olumsuz etkilenip sağlığının bozulduğunu ve zarar gördüğünü belirterek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın hüküm kesinleştikten sonra bir yıl içinde açılmadığını, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesindeki şartların bulunmadığını bu nedenle yersiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, H.M.K. 49. maddesine göre davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    6100 sayılı H.M.K."nun 48. maddesi gereğince ihbar olunan Hakim .........(104972) 22.03.2012 günlü dilekçesinde davacının iddialarının yerinde olmadığını 20.02.2011 tarihli duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle bu durumun fark edilerek davacı ve davalının huzurunda duruşma gününün 20.01.2011 olarak düzeltildiğini bu davanın yersiz olup, rahatsız etme kastı ile açıldığını, H.M.K."nun 46.maddedeki şartların oluşmadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davaya davalı yanında katılmasını ve lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
    Dava, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesi gereğince Hakimin Hukuki Sorumluluğu nedeniyle Hazine aleyhine açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davanın açılış tarihi itibariyle 6100 sayılı H.M.K."nun yürürlük tarihinden sonra olması nedeniyle bu yasa doğrultusunda ön tensip ve ön inceleme tutanağı düzenlenerek gerekli araştırma ve inceleme yapılmıştır.
    İncelenen dosya kapsamına göre Ula Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/126 Esas, 2011/37 Karar sayılı dosyasında davacısı G. S. davalıların ise C. U. vd. olan davada 3254 parselde yapılan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesinin istendiği, taşınmazda kat mülkiyetinin kurulu olduğu ve asıl davanın kat mülkiyeti yasası hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bulunduğu, bu dosyada davanın 21.10.2009 ve 16.09.2010 tarihlerinde iki kez H.U.M.K. 409/1.maddesi uyarınca işlemden kaldırılıp davacı tarafından yenilendiği, 01.12.2010 gününde yapılan duruşmanın 20.02.2011 gününe bırakıldığı ancak bu tarihin 20.01.2011 olarak değiştirilip paraf edildiği, 20.01.2011 günü duruşmaya gelmeyen davacının davasını üçüncü kez takipsiz bırakması sonucu H.U.M.K."nun 409/5 ve 6.Maddelerine göre DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verildiği, bu kararın temyiz edilmemesi nedeniyle 19.04.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesine göre bir yıllık yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
    Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin H.M.K."nun 46.maddesinin ilk paragrafında hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği aynı maddenin 1/d bendinde; duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm yada karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak kararın verilmiş olması halinde hakimin hukuki sorumluluğunun söz konusu olabileceği hususları düzenlenmiştir.
    Somut olayda; Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dava dosyasının yargılaması sırasında bırakılan duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle aynı anda değiştirilip paraf edildiği, bu durumun maddi hataya dayalı olduğu ve tahrifat olarak düşünülemeyeceği, davacının açılmamış sayılmasına ilişkin kararı temyiz etme imkanı varken bu hakkını kullanmayıp kesinleşmesini sağladığı, yine davacının bu maddi hatadan dönülerek yeniden duruşma günü verilmesine ilişkin talebinin mahkemece 03.03.2011 günlü EK KARAR ile dosyadan el çekilmesi ve bu talebin ancak kararın temyiz edilmesi halinde inceleneceği gerekçesi ile reddedildiği, davacının duruşmadaki beyanından asıl konuya ilişkin yeniden dava açıldığının anlaşıldığı, asıl dava yönünden yeniden dava açılması mümkün olup herhangi bir hak kaybı söz konusu değildir. Duruşma günündeki değişikliğin maddi hataya dayalı olduğunun, davacının da kabulünde bulunduğu bunun düzeltilmesi için temyiz yolu açık olmasına rağmen bu yolun kullanılmadığı, bu nedenlerle H.M.K."nun 46.maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla Hazine aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, H.M.K. 49.maddesi uyarınca davanın esastan reddedilmiş olması nedeniyle davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiği yönünde sonuç ve kanaate ulaşılmıştır.
    HÜKÜM :
    Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere;
    1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46.maddesi uyarınca hakim A.K."nın hukuki sorumluluğu kapsamında Hazine aleyhine açılan tazminat davasının REDDİNE,
    2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49.maddesi uyarınca davacı G.S."nun takdiren 500 TL disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına,
    3-Kendisini vekille temsil ettirmiş bulunan davalı Hazine yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
    4-21,15 TL red harcının peşin harçtan mahsubu ile 275,85 TL bakiye harcın istek halinde davacıya iadesine,
    5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,,”
    Dair oybirliği ile verilen 10.07.2012 gün ve 2012/1-4 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

             HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Davacı vekili 6100 sayılı HMK 46.maddesine dayanarak devlet aleyhine tazminat davası açmıştır.
    Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili 02.01.2012 tarihli dava dilekçesi ile .. ili .. ilçesi ... beldesinde bulunan 3254 parsel sayılı taşınmazda yapılmış olan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, davanın 01.12.2010 günlü celsesinde duruşma gününün 20.02.2011 tarihine ertelemesine rağmen, daha sonra bu tarihi değiştirerek duruşmanın 20.01.2011 tarihinde yokluğunda yapılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yapılan bu hukuk dışı eylemden olumsuz etkilenip sağlığının bozulduğunu ve zarar gördüğünü, bu durumun HMK 46/d maddesi aykırı olduğunu iddia ederek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
    Davalı Maliye Bakanlığı vekili 14.03.2012 tarihli cevap dilekçesinde; “davanın hüküm kesinleştikten sonra bir yıl içinde açılmadığını, 2802 sayılı Yasa’nın 93/A maddesinde belirtilen şartın oluşmadığını, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesindeki sorumluluk sebeplerinin bulunmadığını bu nedenle yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini” savunmuştur
    İhbar edilen A. K. 22.03.2012 günlü cevap dilekçesinde: “…davacının iddialarının yerinde olmadığını 20.02.2011 tarihli duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle bu durumun fark edilerek davacı ve davalının huzurunda duruşma gününün 20.01.2011 olarak düzeltildiğini bu davanın yersiz olup, rahatsız etme kastı ile açıldığını, H.M.K."nun 46.maddedeki şartların oluşmadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davaya davalı yanında katılmasını ve lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ” savunmuştur.
    İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 18.Hukuk Dairesi yukarıda başlık bölümünde belirtilen karar ile davanın reddine karar vermiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde işin esasına geçilmeden önce 6100 sayılı HMK’nun 137/2 ve 139.maddeleri dikkate alındığında öninceleme yapılmadan tahkikat duruşmasına geçilip geçilmeyeceği önsorun olarak tartışılmış ve şu sonuca varılmıştır.
    Önsorunun anlaşılabilmesi için dosya aşaması hakkında kısaca bilgi verilmesi gereklidir. Dava dilekçesinin esasa kayıt edilmesini müteakiben tensip zabıt, dava ve cevap dilekçesinin karşılıklı tebliğinden sonra da dosya üzerinden 28.05.2012 tarihli öninceleme tutanağı düzenlenmiştir. Heyetçe yapılan görüşme sonunda; “davanın konusu itibariyle hakim eyleminden kaynaklanan tazminat belirleme talebi olduğu anlaşılmakla tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri bir konu olmadığı ve dolayısıyla tarafların sulhe teşvik edilmesi veya tarafların sulh olabilecekleri miktar belirlemesi söz konusu olamayacağından, bu aşamada tarafların ayrıca ön inceleme duruşmasına davet edilmesine gerek olmadığı” gerekçesi ile öninceleme duruşmasının yapılmamasına karar verildikten sonra taraflar tahkikat duruşmasına çağrılmış ve esas hakkında karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise “ön inceleme” aşamasıdır
    Yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi, mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmasının sağlanması bakımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere "ön inceleme" adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir (Prof.H.Pekcanıtez/Prof O.Atalay/Prof.M.Özekes, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları,2011, 11 Bası, s.375,376).
    6100 sayılı HMK’nun 137.maddesinde önincelemenin kapsamı, HMK 138.maddesinde öninceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar, HMK 139.maddesinde öninceleme duruşmasına davet, HMK 140.maddesinde ise yapılması zorunlu olan öninceleme duruşması düzenlenmiştir.
    6100 sayılı HMK önincelemenin kapsamı başlıklı 137.maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı,138.madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği, öninceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.
    Görüşmeler sırasında öncelikle yukarıda belirtilen öninceleme duruşmasının yapılmaması gerekçesinin yasal olup olmadığı birinci önsorun olarak tartışılmış, ve mahkemenin "davanın konusu itibariyle hakim eyleminden kaynaklanan tazminat belirleme talebi olduğu anlaşılmakla, tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri bir konu olmadığı ve dolayısıyla tarafların sulhe teşvik edilmesi veya tarafların sulh olabilecekleri miktar belirlemesi söz konusu olamayacağından bu aşamada tarafların ayrıca ön inceleme duruşmasına davet edilmesine gerek olmadığı" şeklindeki ara karar gerekçesinin yerinde olmadığı oybirliği ile kabul edilmiştir.
    Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan bir kısım üyeler 6100 sayılı HMK 137.maddenin 2.fıkrasındaki “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında öninceleme tamamlanmadan tahkikat duruşmasına geçilemeyeceği hükmünün öncelikle gözetilerek,  buna göre bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş iseler de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından; eldeki dosyada gelinen aşama dikkate alındığında, dosyanın öninceleme yapılmaması gerekçesi ile bozulmasının, usul ekonomisi bakımından (HMK.30) yerinde olmayacağı, bu eksikliğin sadece eleştiri konusu yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle kabul edilmemiştir.
    İşin esası hakkında görüşmeye gelince;
    Davacı binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında dava açmış, davanın 01.12.2010 günlü celsesinde tayin edilen duruşma günü 20.02.2011 olarak ilan edilmesine rağmen sonrasında 20.01.2011 olarak değiştirildiği iddia edilmiş, 20.01.2011 tarihli duruşmada yapılan yargılamada davacının gelmemesi nedeni ile dava işlemden kaldırılmış ve açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı mevcut bu duruma itiraz etmiş, ihbar edilen hakim yazdığı ek karar ile bu aşamadan sonra sorunun ancak temyiz istemi ile çözülebileceği belirtilerek davacının istemi reddedilmiştir. Davacı bu kararı da temyiz etmemiş ve karar kesinleşmiştir.
    Mevcut bu durum dikkate alındığında, davacı temyiz hakkını kullanmayıp, ayrı bir dava açma yolunu tercih etmiştir. Hakimin işten el çekmiş olması nedeniyle ikinci talebi reddetmesinde bir usulsüzlük bulunmamakatadır. Bu nedenle dosyadaki tutanak ve kayıtlara bilgi ve belgelere Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 18.Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekmiştir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 18.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 

     

    ESAS NO : 2012/18-1355
    KARAR NO : 2013/413 


    MAHKEMESİ : Yargıtay 18.Hukuk Dairesi (İlk Derece)
    TARİHİ : 10/07/2012
    NUMARASI : 2012/1  E-2012/4  K.


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 18.Hukuk Dairesince;
    “Davacı G S.02.01.2012 günlü dava dilekçesinde .. ili .. ilçesi ... beldesinde bulunan 3254 parsel sayılı taşınmazda yapılmış olan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında açtığı davanın 01.12.2010 günlü duruşmasında Hakim A. K."nın duruşma gününü 20.02.2011 tarihine ertelemesine rağmen, daha sonra bu tarihi değiştirerek duruşmanın 20.01.2011 tarihinde yokluğunda yapılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini, yapılan bu hukuk dışı eylemden olumsuz etkilenip sağlığının bozulduğunu ve zarar gördüğünü belirterek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın hüküm kesinleştikten sonra bir yıl içinde açılmadığını, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesindeki şartların bulunmadığını bu nedenle yersiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, H.M.K. 49. maddesine göre davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    6100 sayılı H.M.K."nun 48. maddesi gereğince ihbar olunan Hakim .........(104972) 22.03.2012 günlü dilekçesinde davacının iddialarının yerinde olmadığını 20.02.2011 tarihli duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle bu durumun fark edilerek davacı ve davalının huzurunda duruşma gününün 20.01.2011 olarak düzeltildiğini bu davanın yersiz olup, rahatsız etme kastı ile açıldığını, H.M.K."nun 46.maddedeki şartların oluşmadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davaya davalı yanında katılmasını ve lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
    Dava, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesi gereğince Hakimin Hukuki Sorumluluğu nedeniyle Hazine aleyhine açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davanın açılış tarihi itibariyle 6100 sayılı H.M.K."nun yürürlük tarihinden sonra olması nedeniyle bu yasa doğrultusunda ön tensip ve ön inceleme tutanağı düzenlenerek gerekli araştırma ve inceleme yapılmıştır.
    İncelenen dosya kapsamına göre Ula Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/126 Esas, 2011/37 Karar sayılı dosyasında davacısı G. S. davalıların ise C. U. vd. olan davada 3254 parselde yapılan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesinin istendiği, taşınmazda kat mülkiyetinin kurulu olduğu ve asıl davanın kat mülkiyeti yasası hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bulunduğu, bu dosyada davanın 21.10.2009 ve 16.09.2010 tarihlerinde iki kez H.U.M.K. 409/1.maddesi uyarınca işlemden kaldırılıp davacı tarafından yenilendiği, 01.12.2010 gününde yapılan duruşmanın 20.02.2011 gününe bırakıldığı ancak bu tarihin 20.01.2011 olarak değiştirilip paraf edildiği, 20.01.2011 günü duruşmaya gelmeyen davacının davasını üçüncü kez takipsiz bırakması sonucu H.U.M.K."nun 409/5 ve 6.Maddelerine göre DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verildiği, bu kararın temyiz edilmemesi nedeniyle 19.04.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesine göre bir yıllık yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
    Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin H.M.K."nun 46.maddesinin ilk paragrafında hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği aynı maddenin 1/d bendinde; duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm yada karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak kararın verilmiş olması halinde hakimin hukuki sorumluluğunun söz konusu olabileceği hususları düzenlenmiştir.
    Somut olayda; Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dava dosyasının yargılaması sırasında bırakılan duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle aynı anda değiştirilip paraf edildiği, bu durumun maddi hataya dayalı olduğu ve tahrifat olarak düşünülemeyeceği, davacının açılmamış sayılmasına ilişkin kararı temyiz etme imkanı varken bu hakkını kullanmayıp kesinleşmesini sağladığı, yine davacının bu maddi hatadan dönülerek yeniden duruşma günü verilmesine ilişkin talebinin mahkemece 03.03.2011 günlü EK KARAR ile dosyadan el çekilmesi ve bu talebin ancak kararın temyiz edilmesi halinde inceleneceği gerekçesi ile reddedildiği, davacının duruşmadaki beyanından asıl konuya ilişkin yeniden dava açıldığının anlaşıldığı, asıl dava yönünden yeniden dava açılması mümkün olup herhangi bir hak kaybı söz konusu değildir. Duruşma günündeki değişikliğin maddi hataya dayalı olduğunun, davacının da kabulünde bulunduğu bunun düzeltilmesi için temyiz yolu açık olmasına rağmen bu yolun kullanılmadığı, bu nedenlerle H.M.K."nun 46.maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla Hazine aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, H.M.K. 49.maddesi uyarınca davanın esastan reddedilmiş olması nedeniyle davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiği yönünde sonuç ve kanaate ulaşılmıştır.
    HÜKÜM :
    Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere;
    1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46.maddesi uyarınca hakim A.K."nın hukuki sorumluluğu kapsamında Hazine aleyhine açılan tazminat davasının REDDİNE,
    2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49.maddesi uyarınca davacı G.S."nun takdiren 500 TL disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına,
    3-Kendisini vekille temsil ettirmiş bulunan davalı Hazine yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
    4-21,15 TL red harcının peşin harçtan mahsubu ile 275,85 TL bakiye harcın istek halinde davacıya iadesine,
    5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,,”
    Dair oybirliği ile verilen 10.07.2012 gün ve 2012/1-4 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

             HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Davacı vekili 6100 sayılı HMK 46.maddesine dayanarak devlet aleyhine tazminat davası açmıştır.
    Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili 02.01.2012 tarihli dava dilekçesi ile .. ili .. ilçesi ... beldesinde bulunan 3254 parsel sayılı taşınmazda yapılmış olan binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, davanın 01.12.2010 günlü celsesinde duruşma gününün 20.02.2011 tarihine ertelemesine rağmen, daha sonra bu tarihi değiştirerek duruşmanın 20.01.2011 tarihinde yokluğunda yapılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yapılan bu hukuk dışı eylemden olumsuz etkilenip sağlığının bozulduğunu ve zarar gördüğünü, bu durumun HMK 46/d maddesi aykırı olduğunu iddia ederek 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
    Davalı Maliye Bakanlığı vekili 14.03.2012 tarihli cevap dilekçesinde; “davanın hüküm kesinleştikten sonra bir yıl içinde açılmadığını, 2802 sayılı Yasa’nın 93/A maddesinde belirtilen şartın oluşmadığını, 6100 sayılı H.M.K."nun 46.maddesindeki sorumluluk sebeplerinin bulunmadığını bu nedenle yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini” savunmuştur
    İhbar edilen A. K. 22.03.2012 günlü cevap dilekçesinde: “…davacının iddialarının yerinde olmadığını 20.02.2011 tarihli duruşma gününün tatil gününe denk gelmesi nedeniyle bu durumun fark edilerek davacı ve davalının huzurunda duruşma gününün 20.01.2011 olarak düzeltildiğini bu davanın yersiz olup, rahatsız etme kastı ile açıldığını, H.M.K."nun 46.maddedeki şartların oluşmadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davaya davalı yanında katılmasını ve lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ” savunmuştur.
    İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 18.Hukuk Dairesi yukarıda başlık bölümünde belirtilen karar ile davanın reddine karar vermiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde işin esasına geçilmeden önce 6100 sayılı HMK’nun 137/2 ve 139.maddeleri dikkate alındığında öninceleme yapılmadan tahkikat duruşmasına geçilip geçilmeyeceği önsorun olarak tartışılmış ve şu sonuca varılmıştır.
    Önsorunun anlaşılabilmesi için dosya aşaması hakkında kısaca bilgi verilmesi gereklidir. Dava dilekçesinin esasa kayıt edilmesini müteakiben tensip zabıt, dava ve cevap dilekçesinin karşılıklı tebliğinden sonra da dosya üzerinden 28.05.2012 tarihli öninceleme tutanağı düzenlenmiştir. Heyetçe yapılan görüşme sonunda; “davanın konusu itibariyle hakim eyleminden kaynaklanan tazminat belirleme talebi olduğu anlaşılmakla tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri bir konu olmadığı ve dolayısıyla tarafların sulhe teşvik edilmesi veya tarafların sulh olabilecekleri miktar belirlemesi söz konusu olamayacağından, bu aşamada tarafların ayrıca ön inceleme duruşmasına davet edilmesine gerek olmadığı” gerekçesi ile öninceleme duruşmasının yapılmamasına karar verildikten sonra taraflar tahkikat duruşmasına çağrılmış ve esas hakkında karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise “ön inceleme” aşamasıdır
    Yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi, mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmasının sağlanması bakımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere "ön inceleme" adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir (Prof.H.Pekcanıtez/Prof O.Atalay/Prof.M.Özekes, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları,2011, 11 Bası, s.375,376).
    6100 sayılı HMK’nun 137.maddesinde önincelemenin kapsamı, HMK 138.maddesinde öninceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar, HMK 139.maddesinde öninceleme duruşmasına davet, HMK 140.maddesinde ise yapılması zorunlu olan öninceleme duruşması düzenlenmiştir.
    6100 sayılı HMK önincelemenin kapsamı başlıklı 137.maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı,138.madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği, öninceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.
    Görüşmeler sırasında öncelikle yukarıda belirtilen öninceleme duruşmasının yapılmaması gerekçesinin yasal olup olmadığı birinci önsorun olarak tartışılmış, ve mahkemenin "davanın konusu itibariyle hakim eyleminden kaynaklanan tazminat belirleme talebi olduğu anlaşılmakla, tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri bir konu olmadığı ve dolayısıyla tarafların sulhe teşvik edilmesi veya tarafların sulh olabilecekleri miktar belirlemesi söz konusu olamayacağından bu aşamada tarafların ayrıca ön inceleme duruşmasına davet edilmesine gerek olmadığı" şeklindeki ara karar gerekçesinin yerinde olmadığı oybirliği ile kabul edilmiştir.
    Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan bir kısım üyeler 6100 sayılı HMK 137.maddenin 2.fıkrasındaki “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında öninceleme tamamlanmadan tahkikat duruşmasına geçilemeyeceği hükmünün öncelikle gözetilerek,  buna göre bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş iseler de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından; eldeki dosyada gelinen aşama dikkate alındığında, dosyanın öninceleme yapılmaması gerekçesi ile bozulmasının, usul ekonomisi bakımından (HMK.30) yerinde olmayacağı, bu eksikliğin sadece eleştiri konusu yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle kabul edilmemiştir.
    İşin esası hakkında görüşmeye gelince;
    Davacı binadaki projeye aykırılıkların giderilmesi için Ula Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/126 Esas sayılı dosyasında dava açmış, davanın 01.12.2010 günlü celsesinde tayin edilen duruşma günü 20.02.2011 olarak ilan edilmesine rağmen sonrasında 20.01.2011 olarak değiştirildiği iddia edilmiş, 20.01.2011 tarihli duruşmada yapılan yargılamada davacının gelmemesi nedeni ile dava işlemden kaldırılmış ve açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı mevcut bu duruma itiraz etmiş, ihbar edilen hakim yazdığı ek karar ile bu aşamadan sonra sorunun ancak temyiz istemi ile çözülebileceği belirtilerek davacının istemi reddedilmiştir. Davacı bu kararı da temyiz etmemiş ve karar kesinleşmiştir.
    Mevcut bu durum dikkate alındığında, davacı temyiz hakkını kullanmayıp, ayrı bir dava açma yolunu tercih etmiştir. Hakimin işten el çekmiş olması nedeniyle ikinci talebi reddetmesinde bir usulsüzlük bulunmamakatadır. Bu nedenle dosyadaki tutanak ve kayıtlara bilgi ve belgelere Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 18.Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekmiştir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 18.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere  03.04.2013  gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi