(...1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan karar düzeltme talepleri yersizdir.
2-Davacı kadının 1.10.2009 tarihinde tapu sicil müdürlüğünde memuriyet görevine başladığı 1007 TL. ücret aldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmediği halde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu husus temyiz aşamasında gözden kaçırıldığından bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına, mahkeme hükmünün yoksulluk nafakası takdiri yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....)
gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma, yoksulluk nafakası,maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkeme, tarafların boşanmalarına, davacının 25.000 TL miktarında maddi tazminat ve aylık 450 TL yoksulluk nafakası istemini kabul etmiş; manevi tazminat istemini ise reddetmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece onanmış ise de, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Dairece, yukarıda başlık bölümüne metni aynen alınan gerekçe ile yoksulluk nafakası yönünden bozulmuş olup; Yerel Mahkemece, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının memur olarak işe başladığının belirtilmediği, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre hükme bağlanması gerektiği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175.maddesinde, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği düzenlenmiştir.
Yerel Mahkemece yaptırılan 23.09.2009 tarihli sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davacının öğrenci olduğu, çalışmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında ise, davacının 01.10.2009 tarihinde memur olarak işe başladığı, 1007 TL maaş aldığı, dosya içerisine davalı vekili tarafından ilk karardan sonra ibraz edilen belgelerden anlaşılmıştır.
Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, boşanma davasının feri niteliğindeki nafakaya ilişkin davalarda yargılama sonuçlanıncaya kadar hükme etki edecek hususların göz önünde bulundurulması gerekir.
Davacının işe girdiği ve 1007 TL maaş aldığı ibraz edilen belgelerden anlaşıldığına göre yoksulluğa düşme olgusunun bulunmadığının kabulü gerekir. Davacının ekonomik durumundaki değişikliğin yargılama sonuçlanıncaya kadar göz önünde bulundurulması gerekir.Hükümden sonra yoksulluğun ortadan kalkması halinde nafakanın kaldırılması da olanaklı olduğuna göre, usul ekonomisi de bunu gerektirir.
O halde, davacının yoksulluk nafakası isteminin reddi gereğine değinen, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.