9. Ceza Dairesi 2020/708 E. , 2020/551 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği
Hüküm : Değişen suç vasfı nedeniyle zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- İstanbul Bahçelievler Posta Dağıtım Merkezinde dağıtıcı olarak görev yapan sanığın, Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/66 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davada, katılan ..."ın adına çıkarılan farklı tarihlerdeki dört adet tebligat evrakıyla ilgili olarak, adı geçenin tebliğ tarihlerinde belirtilen adreste ikamet etmesine karşın tebligatlardan ilkini muhatabın adreste tanınmadığından bahisle iade kaşesi vurmak, sonraki üç tebligatı ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre adreste komşu olarak bulunmayan kişilere haber verildiğini bildirerek tebliğ etmek suretiyle katılanın mağduriyetine sebebiyet vererek zincirleme biçimde görevini kötüye kullandığı iddia ve kabul edilen somut olayda, tebligat tarihlerinde taşeron firmaya bağlı olarak çalıştığını beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın kamu görevlisi olup olmadığına ilişkin tebligat tarihlerinde posta dağıtım merkezinde kadrolu memur mu yoksa taşeron firma elemanı mı olduğunun ilgili yerden sorulmasından, Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinde tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılması suretiyle tebligatın yapılması gerektiğinin düzenlendiği, komşuya haber verilmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gözetilerek, iade edilen tebligat evrakında komşu olarak belirtilen Haydar
./..
Demirel"in tebliğ tarihinde katılanla komşu olup olmadığı ve haberdar edilip edilmediği konusunda tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmasından sonra sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın resmi belgede sahtecilik kastıyla hareket edip etmediği de karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
II- Kabule göre de;
1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 22.10.2019 tarihli ve 2015/12-225 Esas, 2019/616 Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanı niteliği itibariyle şahsa sıkı surette bağlı bir hak ve yetki olduğu, vekil aracılığıyla kullanılabilen şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların ancak vekâletnamede bu hususta özel bir yetki bulunması halinde vekil tarafından kullanılabileceği ya da yetki bulunmaksızın vekil tarafından gerçekleştirilen işleme hak sahibinin sonrada izin vermesi gerektiği, sanık müdafiin sanığın yerine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanda bulunamayacağı gözetilmeden, ""Sanık müdafii CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul etmediğinden"" şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2) Hükmedilen hapis cezası TCK"nın 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilen sanık hakkında TCK"nın 53/1. maddesinde öngörülen haklardan yoksun bırakılamayacağının gözetilmemesi,
3) Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4) Dosya kapsamına göre suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 30.03.2009 yerine 22.05.2008 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-(c) maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.