17. Hukuk Dairesi 2016/8130 E. , 2019/8675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıya 13/05/2011 tarihinde doldurulmuş olan Başvuru Formundaki beyanlar esas alınmak suretiyle can sağlığı sigortası yapıldığını, söz konusu başvuru formunun doldurulması sırasında sorulan bütün rahatsızlıklar için hayır cevabı verildiği, ancak davalının ...,... Mega Hastaneler Kompleksi"nde "Lomber ve diğer intervertebral disk bozukluğu (bel fıtığı)" rahatsızlığı nedeniyle ilgili olarak geçirmiş olduğu ameliyata ilişkin bulunan giderlerin incelenmesi neticesinde davalının söz konusu operasyona neden olan bel rahatsızlığı ile bir takım başkaca rahatsızlıklarının poliçe başlangıç tarihi öncesine dayandığının anlaşıldığını belirterek ödenen 9.018,06-TL tedavi giderinin, ihtarla gerçekleşen temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizleri ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafın sigorta kapsamında olan tedavi masraflarını ödememek için kötü niyetli olarak açmış olduğu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalının poliçe düzenlenmeden önce bel fıtığı hastası olduğu yada kendisine bel fıtığı tanısı konulduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığından ve bu iddia davacı ... tarafından ispatlanamadığından davalının sigortacıya karşı beyan görevini ihlal etmediği bu nedenle davacı sigortacının bel fıtığı ameliyatı için ödediği tazminatı geri isteme hakkı bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sağlık sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında 13/05/2012-13/05/2013 tarihleri için sağlık sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 20/02/2013 tarihinde davalı sigortalı Mikrocerrahi ile diskektomi ameliyatı olmuştur.
Davacı ... şirketi; 05/04/2013 tarihinde 9.018,00 TL tedavi masrafını ödemiştir. Ancak daha sonra; davalı sigortalının ...,... Hastaneler Kompleksi"nde "Lomber ve diğer intervertebral disk bozukluğu (bel fıtığı)" rahatsızlığı nedeniyle ilgili olarak geçirmiş olduğu ameliyata ilişkin bulunan giderlerin incelenmesi neticesinde davalının söz konusu operasyona neden olan bel rahatsızlığı ile bir takım başkaca rahatsızlıklarının poliçe başlangıç tarihi öncesine dayandığını, poliçe tanziminden önce mevcut olan bu hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı iddiasında bulunarak ödenen tedavi giderinin rücuen tahsilini istemiştir. Mahkeme ise; davalının poliçe düzenlenmeden önce bel fıtığı hastası olduğu yada kendisine bel fıtığı tanısı konulduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığından ve bu iddia davacı ... tarafından ispatlanamadığından davalının sigortacıya karşı beyan görevini ihlal etmediği bu nedenle davacı sigortacının bel fıtığı ameliyatı için ödediği tazminatı geri isteme hakkı bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar vermiştir.
Dava tarihi ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda; sigortalının tedavi belgelerinin incelenmesi sonucu; 07/09/2013 tarihinde belde sızlanma şikayetiyle hastaneye başvurduğu, poliçe tarihi öncesinde bel fıtığı bulunduğuna dair herhangi bir film veya MR görülmediği, ... hastanesine 31/03/2009 tarihinde nefes darlığı göğüs ağrısı çarpıntı şikayeti ile başvurduğu ve muayene eden doktorun, sigortalının özgeçmişine bel boyun fıtığı stres diye not aldığı, ancak muayene ile konulmuş bir tanının bulunmadığı, bu nedenle sigortalının beyan görevini ihlal unsurları gerçekleşmediği belirtilmiştir.
Davalı sigortalı tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, Sigortalının herhangi bir rahatsızlığı, ameliyat gerektiren bir durumu, bel boyun sırt fıtıkları ve diğer omurga hastalıkları olup olmadığı sorulmuş,sigortalı tarafından bu sorulara olumsuz cevap verilmiş, poliçeden önce mevcut olan 23/09/2005 tarihinde tespit edilen diffüz disk buldingler ve özgeçmişinde belirtilen bel ve boyunfıtığı rahatsızlıkları bildirilmemiştir. Bu nedenle; beyan yükümlülüğüne aykırılığın mevcut olduğu açıktır.
TTK"nun 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu; ayrıca, beyan yükümlülüğüne kasten uyulmaması halinde,
gizlenen (beyan edilmeyen) husus ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunmadığı durumda da ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre sigortacının tazminatı ödeyeceği kabul edilmiştir. Diğer taraftan, kanunda yer alan kasten gizleme ifadesinin, kötüniyetle gizlemeyi değil; bildiği halde beyan etmeme halini ifade ettiği de izahtan uzaktır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalı sigortalının, davacı sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kanundaki kasten gizleme ifadesinin bildiği hususu beyan etmeme durumunu ifade ettiği de dikkate alınarak gizlemenin kasten mi yoksa ihmal nedeniyle mi olduğunun hükümde tartışılması; varılacak sonuca göre, TTK"nun 1439/2. maddesi gereği tazminat sorumluluğun kalkması, tazminattan indirim yapılması ya da proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi için gerekli araştırmalar yapılıp gerektiğinde bilirkişi raporu alınmasıyla oluşacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.