10. Ceza Dairesi 2019/2455 E. , 2019/5540 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, 23/07/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki hükmün açıklanmasına dair .... 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2018 tarihli ve 2018/181 esas, 2018/505 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04/08/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 30/11/2013 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 21/04/2014 tarihli iddianameyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, ...(kapatılan) 60. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/11/2014 tarihli ve 2014/304 esas, 2014/313 sayılı kararıyla TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanunun geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 20/01/2015 tarihinde kesinleştiği,
2- Daha sonra sanığın denetim süresi içinde 16/01/2018 tarihinde işlediği iddia edilen hırsızlık suçundan dolayı mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesini müteakip, hükmün açıklanması için mahkemesine ihbarda bulunulması üzerine, ...10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2018 tarihli ve 2018/181 esas, 2018/505 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak sanığın TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-Dosya kapsamına göre, mahkemece sanığın kovuşturma aşamasında savunmasının usûlüne uygun şekilde tespit edilmediğinin anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 195. maddesindeki istisnaî durumlar dışında sanığın savunması alınmadan mahkûmiyet hükmü kurulmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Kabule göre de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 14/12/2017 tarihli ve 2017/7380 esas, 2017/6802 karar sayılı ilâmı ile "....bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hallerinde hüküm açıklanabilecektir..." şeklinde değinildiği üzere, dosya kapsamına göre, ...10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2018 tarihli kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 20/01/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 16/01/2018 tarihinde hırsızlık suçunu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de, denetim süresi içerisinde işlenen suçun kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etmek suçu olmadığı, dolayısıyla hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek, ...10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2018 tarihli ve 2018/181 esas, 2018/505 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme ile 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki dönemde kovuşturma aşamasında hakkında 5560 sayılı Yasa ile değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış ve kovuşturması devam eden sanıklara mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluyla bu tedbirlerin uygulanması amaçlanmakta olup, bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de 06.11.2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hallerinde hüküm açıklanabilecektir.
Somut olayda ise sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen suç “hırsızlık” suçu olduğundan, kanundaki özel düzenlemede yer alan emredici hüküm nedeniyle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu haricinde başka bir suçtan mahkûmiyet nedeniyle hükmün açıklanması yasaya aykırı olup, 25.09.2018 tarihli “hükmün açıklanmasına” ilişkin karara yönelik kanun yararına bozma talebi yerindedir.
2- Her ne kadar, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sonuçlanan yargılama safahatında sanığın savunması alınmadan karar verilmesi yasaya aykırı ise de, 06/11/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine dosya yeni bir esasa kaydedilerek yapılan yargılama sonucunda 25/09/2018 tarihinde hükmün açıklanmasına karar verildiği, bu durumda artık hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilk kararın geçerliliğini yitirmiş olabileceği varsayılsa da, “hükmün açıklanmasına” ilişkin 25/09/2018 tarihli kararın, hükmün açıklanması şartları oluşmadan verilmesi nedeniyle kanun yararına bozulması sonucunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının halen geçerliliğini koruduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozma yolunda sadece Adalet Bakanlığınca yasaya aykırı olduğu belirtilen karar ve hükümler inceleme konusu olabileceği cihetle ve incelenen dosya kapsamında 06/11/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kanun yararına bozulması talep edilmediğinden, “sanığın savunması alınmadan karar verilmiş olduğu” gerekçesiyle bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre;
1- Hükmün açıklanmasının yasaya aykırı olduğuna ilişkin kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden ...10. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2018 tarihli ve 2018/181 esas, 2018/505 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
2- Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ..... Asliye Ceza Mahkemesinin 06/11/2014 tarihli ve 2014/304 esas 2014/313 sayılı kararına karşı, sanığın savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
16.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.