23. Hukuk Dairesi 2015/9873 E. , 2017/3442 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arsa sahibi arasında, 19.07.2012 tarih ve 3844 yevmiye numaralı düzenleme şekilinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilince yapılacak on bağımsız bölümden ikisinin davalıya, diğerlerinin müvekkiline ait olacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin müteahhitlik belgesi olmadığından inşaatı, taşeron olan ihbar olunan ..."a yaptırdığını, bunun için ihbar olunan"a banka aracılığıyla ve elden para verdiğini, üç bağımsız bölümün satılması ile kalan inşaatının da bu para ile bitirildiğini, inşaatın müvekkilinin denetiminde ve finansmanında yapıldığını, müvekkili yüklencinin sözleşme ile üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen, davalının, müvekkiline düşen bağımsız bölümlerin tapusunu devretmediği gibi bu bağımsız bölümleri, taşeron ..." a devretmeye çalıştığını, bunun üzerine, söz konusu bağımsız bölümler üzerine tedbir konulmasının talep ettiklerini, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/2 D.İş sayılı kararı ile ihtiyati tedbir konulduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, sözleşme uyarınca müvekkiline isabet eden bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında yapılan 19.07.2012 tarihinde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin üzerinden bir yıl geçmesine ve müvekkilince sürekli uyarılmasına rağmen davacı tarafça inşaata başlanmadığını, müvekkilinin, davacının müteahhitlik belgesinin olmadığı sonradan öğrendiğini, bu nedenle sözleşmenin sözlü olarak taraflarca feshedildiğini, bunun üzerine müvekkili ile ihbar olunan arasında 18.06.2013 tarihinde yeni bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ihbar olunan tarafından 20.06.2013"te inşaat ruhsatı alınarak inşaata başlandığını, inşaatın 20.12.2013"te tamamlandığını ve bağımsız bölümlerin satışına başlandığını, davacı tarafın, sözleşme ile yüklendiği edimlerin hiç birini yerine getirmediğini, inşaatın ihbar olunan tarafından yapıldığı, davacının talep hakkı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan, davacının 218 ada 11 parselde bulunan inşaatının kendisi tarafından tamamlandığını, burada yaptığı işler karşılığı bir daire aldığını, ayrıca davacının kendisine
38.000,00 TL"yi buradaki borcuna karşılık gönderdiğini, davacının gönderdiği paranın davalıya ait taşınmazdaki inşaatla bir ilgisi olmadığını, dava konusu taşınmazdaki inşaatı davalı arsa sahibi ile imzaladığı sözleşme uyarınca kendisinin yaptığını, inşaat için 650.000,00 TL harcadığını,davacı ile arasında taşeronluk sözleşmesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalı arasında imzalanan 19.07.2012 tarihli sözleşmesi uyarınca, arsanın davacıya teslim edildiği, sözleşme ile inşaata ne zaman başlanacağı kararlaştırılmamakla birlikte inşaatın sözleşmeden yaklaşık bir yıl sonra başladığı, davacının müteahhitlik belgesinin bulunmadığı, bu nedenle inşaatı ihbar olunan taşeron aracılığıyla yaptırdığını iddia ettiği, ancak davacının, ihbar olunan ile arasında taşeronluk sözleşmesi bulunduğunu ve ihbar olunana inşaatın yapılması için para verdiği iddiasını ispatlayamadığı, davacının, ihbar olunana gönderdiğini iddia ettiği meblağın, inşaatın tüm maliyeti yanında çok düşük bir miktar olduğu, davacının, davalı ile yaptığı sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediği, basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, kusurlu olduğu ve bu nedenle davalı arsa sahibinden talepte bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.