Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/27031
Karar No: 2020/1862
Karar Tarihi: 06.02.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/27031 Esas 2020/1862 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2017/27031 E.  ,  2020/1862 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, iş sözleşmesine emeklilik nedeniyle davacı tarafından son verildiğini öne sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
    2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın hesap yöntemi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Öncelikle, T.C. Anayasa’sının 138. ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
    Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
    Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece 24.11.2015 tarihli bilirikişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu belirtilmiş olup bu raporda sadece 2012 yılı Mart ayı ücret bordrosunda tahakkuk olmadığı diğer bordrolarda tahakkuk bulunduğu bunların bir kısmının imzalı bir kısmının imzasız olduğu ancak banka kanalıyla ödeme olduğundan tahakkuk bulunan bütün bordroların ait olduğu ayların dışlanması gerektiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkeme gerekçesinde ise, 2011 yılı Ocak-Ekim ayları arasında davacının haftada üç saat çalıştığı ve brüt 257,04 TL fazla çalışma alacağına hak kazandığından sözedilmiştir. Ne var ki; belirtilen tarih aralığının ücret bordrolarında tahakkuk bulunduğu gerekçe gösterilerek dışlandığı, ayrıca brüt 257,04 TL alacak hesabı yapılan seçenekte ara dinlenme süresi düşülmediği ve fazla çalışmanın haftada üç değil dört saate göre hesaplandığı, mahkeme gerekçesinde ise davacının ara dinlenme süresi kullanmadan haftada üç saat fazla çalışma yaptığından söz edildiği bu nedenle mahkeme gerekçesinin dayanak alınan bilirkişi raporu ile örtüşmediği gibi kendi içerisinde de çelişkili olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece çalışma sürelerinin ne şekilde kabul edildiği anlaşılamamıştır. Dosya içeriğine uygun açık ve anlaşılır bir gerekçe oluşturulmaması başlı başına bozmayı gerektirmiştir.
    Öte yandan; Dairemiz uygulamasına göre imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
    Somut uyuşmazlıkta; mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda sadece 2012 yılı Mart ayı ücret bordrosunda tahakkuk olmadığı diğer bordrolarda tahakkuk bulunduğu bazı ayların imzalı bazılarının imzasız olduğu ancak tüm bordroların karşılığının banka kanalıyla ödendiği gerekçesiyle sadece 2012 yılı Mart ayı için fazla çalışma hesaplanmıştır. Bu kabul yukarıda açıklanan Dairemiz uygulaması ile örtüşmemektedir. Zamlı tahakkuk içeren imzalı ücret bordrolarının dışlanmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dosya içeriğine göre çalışma şekli ve buna göre fazla çalışma saati belirlendikten sonra yapılacak hesaplamadan imza içermeyen ücret bordrolarının olduğu aylar bakımından banka kanalıyla ödendiği anlaşılan tahakkuk miktarlarının mahsubu gerekirken dışlanması hatalıdır
    3-Taraflar arasında davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı olup olmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece sadece 2012 yılı Mart ayı ücret bordrosunda tahakkuk olmadığı diğer bordrolarda tahakkuk bulunduğu gerekçesiyle ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının reddine karar verilmiştir. Ne var ki, yukarıda açıklandığı üzere ücret bordrolarının bazıları imzasızdır. Şu halde, ücret bordrolarının imzasız olduğu aylar bakımından dosya içeriğine göre ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma şekli netleştirildikten sonra hesaplama yapılmalı ve ödenen miktarların mahsubu ile davacının ödenmeyen ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı olup olmadığı belirlenmelidir.
    Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.











    E.D

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi