4. Hukuk Dairesi 2021/1302 E. , 2021/3020 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazını davalı ...’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Hükmüne uyulan, Dairemizin 31.05.2017 tarih 2015/5927 Esas 2017/6179 Karar sayılı ilamı ile alacaklının alacağının dayanağı senedin 08.06.2010 tarihinde düzenlendiği, iptali istenilen tasarrufun ise 16.10.2009 tarihinde gerçekleştiği, ancak davacı alacaklının borcun bu tasarruf tarihinden önce doğduğunu iddia ettiği, dosya içerisinde mevcut 26.09.2011 tarihli Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifade de borçlu ile bir ortaklık için anlaştıklarını 75.000 Dolar verdiğini ancak kendisini oyaladığını ve parasını geri vermediğini daha sonrada senet düzenleyip verdiğini belirttiği, davacı tanığı ..."nda aynı yönde beyanda bulunduğu anlaşıldığından Cumhuriyet Savcılığı dosyası da getirtilip, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olup olmadığının net olarak tesbiti yapılarak, tasarruftan sonra olması halinde davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi, aksi durumda ise tanık beyanlarından borçlu ve üçüncü kişi davalının satıştan önce birbirlerini tanıdıkları anlaşıldığından, İİK"nun 280. maddesine göre borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olup olmadığının değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/91897 soruşturma sayılı dosyası getirtilerek incelenmiş, tasarruf tarihinin 16/10/2009, borcun doğum tarihinin (bononun tanzim tarihi) 08/06/2010 olduğu, buna göre borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğu, tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak verilen tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Diğer dava koşullarının yanında, iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği hususu bu davaya özel dava koşullarındandır. Dava konusu olayda, takip dayanağı borç kaynağı bononun düzenlenme tarihi 08.06.2016 olup tasarruf ise 16.10.2009"da yapılmıştır. Davacı alacaklı borcun daha önce doğduğunu ileri sürdüğünden bu hususun açıklığa kavuşması gerekmektedir.
Bozma ilamında belirtilen ve mahkemece incelenen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/91897 soruşturma sayılı dosyasına davacı müşteki olarak şikayet dilekçesi sunmuş ancak savcılık tarafından araştırma yapılmaksızın şikayetin hukuki uyuşmazlık niteliğinde olduğu gerkeçesi ile takipsizlik kararı verilmiş, davacının itirazı da red edilmiştir. Ancak mahkemece 24.04.2013 tarihinde ifadesi alınan ... beyanında, "tarafları tanıdığını üçünün de arkadaşı olduğunu, dava konusu daireyi bildiğini, dairenin davalılardan ..."a ait olduğunu, ...’in bu daireyi satacağını ...’in de daireyi alacağını söylediğini, bu konuşmanın 2010 yılı içinde olduğunu ve dairenin ... tarafından ..."e satıldığını, satış bedelini bilemediğini, ..."in dükkanında iken ..."in kese kağıdına sarılı Dolar getirdiğini, birlikte çıkıp gittiklerini ne kadar paranın nerede nasıl verildiğini görmediğini, konuşmalarından bu satışın gerçek olduğunu anladığını, ..."nın ..."e borç para verdiğini her ikisinden de duyduğunu, yani ..."in ..."ya borcu olduğunu, bu borcun 2008 yılında ... tarafından ..."e 90 Bin Dolar olarak verildiğini, 90 Bin Dolar verilirken herhangi bir senet, belge tanzim edilmediğini , 2010 yılında ...’in senet yaparak ..."ya verdiğini” belirtmiş, davalı ... vekili tanık beyanına bir diyeceği olmadığını beyan etmiştir. Buna göre borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, bozma ilamında da belirtildiği üzere, borçlu ve üçüncü kişinin önceden de birbirlerini tanıdıkları, nitekim ..."ın taşınmazı satın aldığı gün borçluya kiraya verdiği ve 26 aylık kira bedelinin satış bedeline mahsubu konusunda davalıların mutabakata vardıkları anlaşılmaktadır. Bu kadar uzun bir süre için böyle bir anlaşma yapılmış olması yaşam deneyimlerine uygun olmadığı gibi tarafların önceye dayalı yakınlıkları olduğunu da teyit etmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine15/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.