21. Hukuk Dairesi 2016/18877 E. , 2017/2612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Davacı, mahkmenin 26/04/2013 tarihli kararının hüküm kısmının 4. bendindeki 01/02/2009 tarihinin 01/072008tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1) Davacı vekili 26/07/2016 tarihli dilekçesi ile Dairemiz denetiminden geçmek suretiyle 03/03/2016 gün, 2016/4658 - 2016/3324 E.K. no lu onama kararı ile kesinleşen ...İş Mahkemesi"ne ait 26/04/2013 tarih ve 2013/112 Esas, 2013/215 Karar sayılı ilamının tavzihini talep etmiştir.
Mahkemece tavzih talebinin kabulüyle 09/08/2016 tarihli ek karar ile “...maddi hata yapıldığı anlaşılmakla hüküm kısmının 4.bendindeki 01/02/2009 tarihinin 01/07/2008 tarihi olarak düzeltilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 09/08/2016 tarihli ek tavzih kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 6100 sayılı HMK"nun 305. maddesi gereğince; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” Buna göre tavzihle kesin hüküm bozulmaz. Mahkeme tavzih yaparak gerçek anlamı açıklamaktan başka bir şey yapamayacağı için hükme bir şey eklemesi, hükümden bir şey çıkarması veya hükmü değiştirmesi söz konusu olamaz. ( Alangoya/Yıldırım/Yıldırım : Usul (2004), s.598 )
Somut olayda, tavzih hükmü ile kesin hüküm bozulamayacağından Mahkemece verilen ek karar usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan ...İş Mahkemesi"ne ait 2013/112 Esas, 2013/215 Karar ve 09/08/2016 ek tavzih kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki, Yargıtay bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
İncelenen dosya ve belgelerden, ...İş Mahkemesi"ne ait 26/04/2013 tarih ve 2013/112 Esas, 2013/215 Karar sayılı ilamının davalı ve davacı taraf vekillerine tebliğ edildiği, davalı Kurum ve davacı vekilince süresinde temyiz isteminde bulunulduğu, Dairemiz tarafından davalılardan taraf Kurum vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verildiği, ne var ki davacı vekilince sunulan 06/05/2013 tarihli temyiz dilekçesi ile “davacının 01/07/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespit edilmesine rağmen hüküm fıkrasında bu hususunun 01.02.2009 tarihi olarak belirtildiği, bu nedenle yapılan bu maddi hatanın düzeltilerek onanmasına dair hüküm kurulması” talep olunmuş ise de davacı vekilinin temyiz dilekçesinin dikkate alınmayarak yerel Mahkemenin “davanın kabulüne” dair kararının onanmasına ilişkin Dairemizin 03/03/2016 gün, 2016/4658 Esas ve 2016/3324 Karar no lu kararında maddi hatanın söz konusu bulunduğu anlaşılmakla maddi hatanın giderilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dairemizin maddi hataya dayalı olarak vermiş olduğu 03/03/2016 gün, 2016/4658 Esas ve 2016/3324 Karar no lu ONAMA kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3 - ... İş Mahkemesi"ne ait 26/04/2013 tarih ve 2013/112 Esas, 2013/215 Karar sayılı ilamının incelenmesine gelince;
a) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
b) Dava, davacının 20/04/1982-10/01/1984 tarihleri arasında ... ... sigortalısı olduğunun tespiti ile davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulü ile “4-Davacının 01.02.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine ” de karar verilmiştir.
Somut olayda; Mahkemece verilen karar yerinde ise de; davacının tahsis talep dilekçesinin davalı Kurum"a 30/06/2008 tarihinde ulaştığı anlaşılmakla; 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı koşullarını taşıyan davacıya tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren, yani 01/07/2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine dair karar verilmesi gerekirken sehven 01/02/2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine şeklinde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK"nun 370/2 maddesi gereğince hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hüküm fıkrasının 4. numaralı bendinde yer alan “01.02.2009” tarihinin silinerek yerine gelmek üzere “01.07.2008” tarihinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 30.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.