Taraflar arasındaki “Mera tespit kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 07.09.2011 gün ve 2010/138 E. 2011/158 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2012 gün ve 2012/2346- 3843 sayılı ilamı ile hüküm;
(…Davacı Hazine, 205 ada 30, 75, 212 ada 50, 213 ada 60 sayılı parsellerin tapulu taşınmazı olduğunu, bu taşınmazların mera komisyonu çalışmaları sırasında komisyonun 25.06.2010 tarih ve 622 sayılı kararıyla mera kaynakları arasına alındığını, ne var ki ağaçlandırma sahası olarak kullanılmak üzere dava dışı DSİ’ye tahsis edildiğini, mera komisyonunu anılan kararının iptalini istemiştir.
Davalı köy, taşınmazların öteden beri mera olarak kullanılan yerler arasında kaldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmazlar tapuda hali arazi niteliğiyle davacı Hazine adına kayıtlı olup, mera tahsis çalışmaları sırasında mera kaynakları arasına alınarak tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
4342 sayıl Mera Kanununun 9. maddesine 4916 sayılı yasanın 27. maddesi ile eklenen 7. fıkra ile; “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetindeki arazilerin mera, yaylak veya kışlak olarak tespit ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınır” hükmü getirilmiştir.
Görüldüğü üzere, bu nitelikteki bir yerin 4342 sayılı Mera Kanununun 5.maddesinden yararlanılarak mera kaynakları arasına alınması anılan yasa hükmü uyarınca tespit ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınmasına bağlıdır.
Somut uyuşmazlıkta, değinilen biçimde işlem yapılmadığından dava konusu yerin mera kaynakları arasına alınması olanaklı değildir.
Yapılan bu saptamaya göre, davanın kabulü yerine yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.…)
gerekçesi ile dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca mera komisyonu tarafından yapılan tespit işleminin iptali istemine ilişkindir.
Davacı Hazine, dava konusu Balıkesir İli ... İlçesi .... Köyünde bulunan 205 ada 30 ve 75 parsel sayılı taşınmazlar ile 212 ada 50 parsel ve 213 ada 60 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına kayıtlı olduğunu, dava dışı DSİ’ye ön tahsisinin yapıldığını, bu taşınmazların 25.06.2010 Tarih, 622 sayılı Balıkesir İli Mera Komisyonu kararı ile mera kaynakları arasına alındığını ileri sürerek, anılan kararın iptalini istemiştir.
Mahkemece,dava konusu taşınmazların mera kaynakları arasına alınmasının doğru olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, Özel Dairece dava konusu taşınmazların 4342 Sayılı Mera Kanunu"nun 9.maddesine, 3.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı kanunun 27. md.si ile eklenen; “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetindeki arazilerin mera, yaylak ve kışlak olarak tespit ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınır.” hükmü uyarınca dava konusu taşınmazlar yönünden, Maliye Bakanlığı"ndan izin alınmadığı, bu nedenle dava konusu taşınmazların mera kaynakları arasına alınmasının doğru olmadığı,davanın kabulünün gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Somut olayda, Mahkemece bozma sonrası, ara karar verilmeksizin İvrindi Belediye Başkanlığı"na 16.05.2012 tarihinde müzekkere yazılarak, dava konusu taşınmazların Belediye mücavir alan sınırları içerisinde bulunup bulunmadığı sorulmuş , Belediye Başkanlığı tarafından 31.05.2012 tarihli yazı ile dava konusu taşınmazların Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kaldığının bildirilmesi üzerine; dava konusu taşınmazların mücavir alan sınırları dışında olduğundan bozma ilamında değinilen iznin alınmasının gerekmediği gerekçesi ile direnilmiştir.
Bilindiği üzere;direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK. m.429).
Öyleyse,mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden,yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, yeni bir hukuki olguya dayalı, yeni hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 1086 s.HUMK"nun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.