4. Hukuk Dairesi 2016/3140 E. , 2017/8723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 02/03/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; ... Postası gazetesinin, 16/02/2015 tarihli nüshasında gazetenin ön sayfasında "Şok Şok Şok İstihbaratçının itirafları TPAO "yu karıştırdı" başlıklı haber ve ikinci sayfasında köşe yazarı davalı ..."in "Eski istihbaratçının kitabı" başlıklı köşe yazısı yayınlandığını, haberde ve yazıda davacı hakkında asılsız isnat ve hakaretlerde bulunulduğunu, bu nedenle müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının manevi tazminat talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1- Davalılardan ..."nun temyiz itirazları yönünden;
Yayın tarihinde yürürlükte bulunan 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesinde süreli ve süresiz yayınlarda hukuki sorumlular düzenlenmiştir. Buna göre süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, yayın sahibi tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalılardan ... gazetenin yazı işleri müdürü olup, 5187 sayılı Kanun"un 13. maddesine göre hukuken sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu durumda; mahkemece davalılardan ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, adı geçen davalı yönünden istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Davalılardan ..."in temyiz itirazlarına gelince;
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence
altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; davaya konu haber, dava dışı Sabri Uzun tarafından yazılan "İn" isimli kitap dayanak gösterilerek kaleme alınmıştır. Kitapta yer alan anlatımlardan yola çıkılarak ve yorum yapılarak ulaşılan sonucuna göre davacıyı işaret ettiği belirtilmiş ve haber haline getirilmiştir. Dönemin özelliği itibari ile davacının bir yapıya mensup gibi gösterilmesi basının kamuoyunu haberdar etme ve bilgilendirme görevleri arasında olduğundan davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi söz konusu olamaz. Bu itibarla davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) ve (2) no"lu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.