Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 170/1-c ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, olayda kullanılan ve adli emanetin 2010/244 sırasında kayıtlı bulunan tabancanın aynı Kanun’un 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair KİLİS 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.12.2010 tarihli ve 2010/661 esas, 2010/987 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içinde suç işlemediğinden bahisle hakkındaki hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının düşürülmesine ilişkin anılan Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ve 2016/170 esas, 2016/173 sayılı kararını müteakip sanığın müsadere edilen tabancanın iadesi talebinin reddine dair anılan Mahkemenin 26.12.2016 tarihli ve 2016/170 esas, 2016/173 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/12/2010 tarihli kararını müteakip tayin olunan 5 yıllık denetim süresi içinde suç işlemediği anlaşılan sanıktan ele geçirilen Kilis Adli Emanetinin 2010/244 sırasında kayıtlı ve suç tarihinde muhtar olması sebebiyle taşıma ruhsatı bulunan tabancanın Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için idareye teslimine karar verilmesi gerektiği cihetle, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.04.2017 gün ve 695 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.04.2017 gün ve KYB/2017-25513 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Hükümlüye ait taşıma ruhsatlı silahın Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.12.2010 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararının kesinleşmesini müteakip,müsadere edilmiş olması nedeniyle idareye teslimi mümkün olmadığından anılan mahkemenin 26.12.2016 tarihli ve 2016/179 esas, 2016/173 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı anlaşıldığından mahkemenin bu gerekçeyle silahın iadesi talebinin reddine yönelik ek kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir,
Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na düzenlenen ihbarname içeriği açıklanan nedenle yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 08.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.