(...Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Bozma kararında 2002 yılındaki üzümün ortalama toptan kilogram satış fiyatının Şanlıurfa Ticaret Borsasınca 145.724.-TL olarak bildirildiğinden taşınmazın kapama bağ olan bölümünün değeri net üzüm gelirine göre hesaplanırken bu fiyatın esas alınması gerektiğine değinilip kesin bozma yazılmasına rağmen, üzümün kilogram ortalama satış fiyatının 500.000.-TL alınmak suretiyle fazla bedele hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama soununda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4650 sayılı Kanun"la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemenin, davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire’ce bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Hüküm davacı Karayolları Genel Müdürlüğü ile davalılar Ramazan ve Ahmet vekillerince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; yerel mahkemece, Özel Daire bozma ilamına uyularak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 2002 yılı bakımından 1 dekar kapama bağın değeri eksi (-) 468.684.600 TL olarak hesaplanmış; yerel mahkemece de gelir metoduna göre, böyle bir hesaplamanın mümkün olmayacağı gerekçesiyle üzüm için 2002 yılı ortalama kilogram satış fiyatı 500.000 TL olarak hesaplanarak kamulaştırma bedeli tespit edilerek, fazaladan ödenen miktarın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, yapılan hesaplama sonucu bulunan kamulaştırma bedeli, gelir metoduna göre eksi (-) olarak hesaplanamayacağından, 2002 yılındaki üzümün ortalama toptan kilogram satış fiyatının 145.724 TL olarak esas alınmasına ilişkin bozma ilamının açıkça maddi hataya dayalı olduğunu göstermektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, sayfa:208).
Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
O nedenledir ki; Yargıtay, bu güne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir (Aynı yönde bakınız: Hukuk Genel Kurulu"nun 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99 sayılı kararı).
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 gün ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 gün ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99 sayılı kararlarında da; maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı benimsenmiştir.
Öte yandan, usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
Özel Daire bozması maddi hataya dayalı olduğundan, maddi hata halinde karşı taraf lehine kazanılmış haktan bahsedilemeyeceğinden, yerel mahkemenin direnmesi yerindedir. Ne var ki, Özel Daire işin esasını incelememiş bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daire"ye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Açıklanan gerekçeyle, maddi hata nedeniyle temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.