3. Hukuk Dairesi 2014/15237 E. , 2015/1356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BEYKOZ AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2011/1204-2014/57
Taraflar arasındaki asıl davada yoksulluk nafakasının kaldırılması, birleşen davada yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı(birleşen dava davacısı) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı vekili dilekçesinde; Davalıya, babasının vefat etmesi sebebi ile aylık bağlandığını belirterek , davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, kaldırılmadığı takdirde indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davacı (asıl davada davalı) dilekçesinde; Davalının SSK emeklisi olduğunu, ek işler yaptığını, masraflara katkıda bulunması gerektiğini, bu itibarla kendisi lehine belirlenen 175,00 TL yoksulluk nafakasının 275,00 TL"ye çıkarılmasını, çocuklara bağlanan iştirak nafakalarının 100,00 "er TL artırılarak Eda için 350,00 TL, Ahmet Can için 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, nafakaların gelecek yıllarda tüfe oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl davanın kabulü ile davalı adına belirlenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, birleşen dava yönünden yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine, Eda için hükmedilen 250,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden reşit olduğu 28.08.2012 tarihine kadar 300,00 TL"ye çıkarılmasına, A.. C.. için 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 300,00 TL"ye çıkarılmasına, A..C.. için takdir edilen 300,00 TL nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hükmü davalı (birleşen davanın davacısı) tarafça temyiz etmiştir.
HUMK."nun 388/3.maddesi (HMK"nun 297.maddesi) ve Anayasa"nın 141/III.maddesi hükümlerine göre kararın gerekçesiz olması mutlak bozma nedenidir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep, başka bir deyimle hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır.Hakim maddi olayların hukuki niteliğini kendiliğinden (re"sen) araştırıp, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklamak zorundadır. Kararda bulunması gereken gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nun 428.maddesi (HMK"nun 362.maddesi) uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında, ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Başka bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Dosyada kararın gerekçe kısmında, birleşen dava bakımından ebeveynlerin çocukların bakım ve eğitim giderlerine güçleri oranında katılmaları gerektiği hususuna değinilip, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocukların ihtiyaçları, hak ve nesafet ilkeleri gözetilmek sureti ile çocuklar için belirlenen iştirak nafakalarının artırılmasına karar verildiği açıklanmış, ancak HUMK"nun 388/3.maddesi gereğince hükmün gerekçe bölümünde yoksulluk nafakanın kaldırılmasına ilişkin nedenler açıklanmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tarafların delillerini değerlendirmek ve bunun sonucuna göre ulaştığı yargının gerekçesini kararda göstermek suretiyle hüküm kurmak olmalıdır.
Bozma nedenine göre davalının (birleşen dava davacısının) sair temyiz itirazlarının incelemesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.