2. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3743 Karar No: 2017/10342
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/3743 Esas 2017/10342 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2016/3743 E. , 2017/10342 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava. 19.03.2014 tarihinde ikame edilmiştir. 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre; ’’Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır". Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" denilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılacak, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ise, bu kez muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması doğru bulunmamıştır. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Mahkemece, davacı kadının dava dilekçesinde bildirdiği “.... Köyü ..../....” adresine dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış, davalı erkek bu adreste oturmadığından tebligat iade dönmüştür. Bunun üzerine mahkemece davalı erkeğin yerleşim yeri adresine tebligat zarfının üstüne mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü tebliğ edilmiştir. Daha sonra mahkemece tarafların adresinin aynı olması sebebiyle adres araştırması yapılmış, tespit edilen adrese dava dilekçesi, duruşma günleri tebliğe çıkarılmış ancak tebligatlar davalının tanınmadığından bahisle iade edilmiş, bunun üzerine davalıya Tebligat Kanunu 35. maddeye göre tebligat yapılmıştır. Davalıya kanunun gösterdiği usullere göre daha önce tebligat yapılmadığından Tebligat Kanununun 35. maddesindeki şartlarda oluşmamıştır. Tebligatlar bu yönden de usulsüzdür. O halde, mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun; şekilde dava dilekçesinin tebliği, cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti (HMK. m. 140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 0