Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5087
Karar No: 2018/8026
Karar Tarihi: 10.12.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5087 Esas 2018/8026 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/5087 E.  ,  2018/8026 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 01/03/2018 gün ve 2016/5869 E. - 2018/1614 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, 20/04/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, Balaç köyü 9391 ada 1 ve 9 parselde kayıtlı taşınmazların maliki iken, kesinleşen ... kadastro çalışmasında taşınmazların kısmen ... sınırları içinde kaldığından bahisle ... Belediyesi Encümenin 24/12/2010 tarih 534 sayılı kararı ve ... Kadastro Müdürlüğünün 27/10/2010 tarih bila sayılı değişiklik beyannamesi, ... Kadastro Müdürlüğünün 27/12/2010 tarih bila sayılı tescil bildirimi ve kontrol raporu uyarınca müvekkilinin maliki olduğu 9391 ada 1 parselde 436,93 m2, 9391 ada 9 parselde 434,40 m2"lik kısmın ifraz ile ... vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edildiği, bu şekildeki idare uygulaması ile güvence altına alınan mülkiyet haklarına zarar verildiğini belirterek, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL"nin tescil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07/03/2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle 226.556,20 TL"nin tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Hazine vekili 21/05/2015 tarihli cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, encümen kararlarına karşı idari yargı kolunda dava açılabileceği, davanın ... Belediyesine ihbarı gerektiğini, davanın husumetten ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, istenilen tazminat miktarının yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
    Mahkemece; davanın kabulüne, 226.556,20 TL"nin taşınmazların tapuya tescil tarihi olan 05/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Dairece onanmıştır.
    Davalı vekili bu kez Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
    Dava, 4721 sayılı Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamı ve karar düzeltme incelemesi sırasında belirlenen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iadesi üzerine kapsama alınan belgelerin incelenmesinden; 9391 ada 9 parselin imar uygulaması ile 01/04/2004 tarihinde 700,09 m2 olarak ... adına tescilli iken intikalen 15/07/2004 tarihinde ..."a geçtiği, 02/04/2007 tarihinde ise davacının satın aldığı, 9391 ada 1 parselin ise imar uygulaması ile 01/04/2004 tarihinde 687,74 m2 olarak ... adına tescilli iken 03/08/2003 tarihinde davacının satın aldığı, taşınmazların maliki olan davacının 21.12.2010 tarihli dilekçe ile ... ... işletme şefliğine başvurarak anılan parsellerde belediye tarafından 42/1 uygulaması yapılacağından taşınmazlara ilişkin ... sınırlarının belediyeye bildirilmesini ve parsellerdeki ... olan kısımların ayrılmasını istediği, ... ... İşletme Müdürlüğünün 21.12.2010 tarih 1020 sayılı yazı ile 9391 ada 1 parselin (A) ile işaretlenen 436,93 m2, 9391 ada 9 parselin (B) ile işaretlenen 434,44 m2 yüzölçümlü kesiminin ... olduğunun bildirildiği, ... Belediye Başkanlığının 24.12.2010 tarih 534 sayılı encümen kararıyla 9391 ada 1 parselin (A) ile işaretlenen 436,93 m2, 9391 ada 9 parselin (B) ile işaretlenen 434,44 m2 yüzölçümlü kesiminin ormana terkinine, 1 ve 9 parsellerin arta kalan kesimleri ile 2 ila 8 parsellerin birleştirilmesinin uygun görüldüğü, kadastro müdürlüğünce 27.12.2010 tarihinde tescil bildirim beyannamesinin düzenlendiği, taşınmazların ... olan kısımlarının 9391 ada 10 ve 11 parsel olarak 05.01.2011 tarihinde tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise 20/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği yani taşınmazın tapusunun iptal edildiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkullerin niteliği ve değeri belirlenmelidir.
    Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, imar uygulaması ile kök parseller hakkında tapu kütüğünün oluşturulduğu, satış yoluyla çekişmeli taşınmazların davacıya geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, tapuların iptal edilerek tescil işlemlerinin yapıldığı 05.01.2011 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken, öncelikli konu, gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmazlarda, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazların niteliği arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda değerlendirme tarihi doğru şekilde tapuların iptal edilerek tescil işlemlerinin yapıldığı tarih olarak alınmış ve arsa niteliğinde olan taşınmazlar için emsal satışlara göre değer belirlenmişse de, tescil tarihinden önce 2008 yılında satışı yapıldığı anlaşılan 268 m2 yüzölçümlü ... ilçesi 240 ada 11 sayılı emsal parselin 1/6 hissesinin 08/02/2008 tarihinde 14.000 TL"ye satıldığı belirtilmiştir. Dairenin iade kararı üzerine getirtilen satış akit tablosundan ise emsal taşınmazın 1/6 hissesinin 2.333 TL"ye satıldığı görülmektedir. Mahkemece emsal taşınmazın raporda belirtilen tarihteki satışına ilişkin, satış akit tablosu getirtilerek bilirkişi raporu denetlenerek hüküm kurulması gerekirken bu yönde araştırma yapılmamış, emsal taşınmazların satış tarihi ile tapuların iptal edilerek tescil işlemlerinin yapıldığı tarihdeki toptan eşya fiyatları indeksi aylık genel indeks sayıları da doğru olarak alınmamıştır.
    Bunun yanı sıra; hükme esas alınan raporda emsal incelemesi yapılmak sureti ile dava konusu taşınmazın değeri belirlenmiş ise de; emsal olarak incelenen taşınmaza ilişkin imar durumu, düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediği, dava konusu ve emsal taşınmazın değerlendirme tarihine ilişkin m2 emlak vergi değerleri araştırılmamış, bilirkişi raporunda emsal 240 ada 11 parselin dava konusu taşınmazlara göre 1,5 kat, emsal 8437 ada 6 parselin ise 1,8 kat daha değerli olduğu belirtilmiş ise de; bunun nedeni ayrıntılı olarak açıklanmamış, Dairenin iade kararı üzerine dosya kapsamına alınan ... Belediye Başkanlığının 09/07/2018 tarih 1060 sayılı cevabi yazısında tazminat istemine konu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmazların 2008-2009-2010 ve 2011 yıllarına ait emlak vergisine esas olarak bildirilen m2 birim fiyatlarının incelenmesi ve kıyaslanmasından ise dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazlar arasındaki kıymet oranının bilirkişilerce belirlenen oranlarda olmadığı görülmüştür. Bu hali ile, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazların değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazlara yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmazlar üzerinde var ise muhdesatın bayındırlık resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmazlar ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme (05/01/2011) tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazlara ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenmesi, tazminat istemine konu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmaz/taşınmazların satış tarihleri ve 05/01/2011 tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulması, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, 05/01/2011 tarihi itibariyle davacının gerçek zararının belirlenmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.
    Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 01.03.2018 gün 2016/5869 E- 2018/1614 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10/12/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi