Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17860
Karar No: 2015/5887
Karar Tarihi: 12.03.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/17860 Esas 2015/5887 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/17860 E.  ,  2015/5887 K.

    "İçtihat Metni"

    Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve terkin

    Hazine ile..... aralarındaki dava hakkında Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.03.2013 tarih ve 409/85 sayılı hükmün Daire"nin 11.04.2014 gün ve 14724/6761 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK"nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE ve anılan Kanunun 442. maddesi uyarınca (6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı HUMK"nun 427 ila 454. maddeleri yürürlükte bulunduğundan) takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye irad kaydına ve 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına 12.03.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY
    Davacı..... tarafından açılan dava ile, davalıya ait bir parça taşınmazın bir bölümünün, 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden kamu malı niteliğinde olduğu ve kişilerin mülkiyetinde kalamayacağını ileri sürerek; bu bölümün davalılar adına mevcut tapu kaydının iptaliyle kıyı olarak tapu sicilinden terkinine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu verilen 10.04.2009 tarihli kararla; davanın 3402.S. Kanun"un 12/3. maddesindeki (10) yılılık hak düşürücü sürade açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş;hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. O tarihte bu nitelikteki davalarla ilgili mahkeme kararlarının temyiz incelemesini yapmakla görevli olan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, temyiz edilen hükmü 21.01.2010 tarihli kararla “…davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu yöne değinen......"nin temyiz itirazlarının yerinde olmadığından reddine; ancak bu durumun yargılama sırasında KK"nun 12/3. maddesinde yapılan değişiklikten kaynaklandığı, davanın açıldığı sırada davacı ... dava açmada haklı durumda olduğundan, davalının yapılan tüm yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu olacağı gözetilmeden karar verilmesinin isabetli olmadığı…” gerekçesiyle, hükmü sadece yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bozmuş; davanın esasına ilişkin ret hükmü bozma sebebi yapılmayarak kesinleşmiştir.
    Kesinleşen bozmadan sonra, mahkemece bozmaya uyularak verilen 07.07.2010 tarihli kararla yeniden davanın reddine, davacının yaptığı yargılama giderlerinin ve davacı yararına takdir edilen avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu hüküm her iki tarafca temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, temyiz edilen hükmü 07.02.2011 tarihli kararla “…sonradan yürürlüğe giren 3402 S. Kanunu"nun 36/A maddesi uyarınca yargılama gideri ve avukatlık ücreti hakkında bir karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, hükmü sadece yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden yeniden bozmuştur. Mahkemece bu bozmaya da uyularak verilen 13.03.2013 tarihli kararla "... -gerekmediği halde davanın esasıyla ilgili yeniden hüküm kurularak- davanın reddne, 3402.SK.m.36/A uyarınca davacının yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu hüküm davacı ..... tarafından temyiz edilmiştir. Bu temyizi inceleyen Dairemiz (Y.8.HD.) 11.04.2014 tarihli kararında “ …3402 Sayılı Kanun"un 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü sürenin ..... tarafından açılan davalarda da uygulanacağına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, iptal kararının 23.07.2011 tarihli RG.de yayınlanarak yürürlüğe girdiği, derdest davalarda bu durumun gözetilmesi gerektiği,bu iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmamış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, kamu düzeni ilkesi gereğince, daha önce hak düşürücü süreden verilen ret kararının doğruluğundan söz edilemeyeceği ve bu sebeple davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi ve yargılama gideri konusunda da yargılama sırasında yürürlüğe gider 3402 sayılı yasanın 36/A maddesi hükümü gözetilerek karar verilmesi gerektiği " gerekçesiyle bozma kararı vermiştir. Şimdi, davalı belediye başkanlığı tarafından verilen karar düzeltme dilekçesiyle bozma kararının kaldırılarak temyiz edilen hükmün onanması istenilmektedir.
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının(sebeplerinin) kapsamı dışında kalmış olan kısımları (bölümleri )kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme bozma kararının kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.Yani kesinleşmiş olan bu bölümler, o bölümler lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Baki Kuru:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.baskı,Cilt V, İstanbul 2001, sh.4762). Bu sonuç, aynı zamanda Yargıtay’ın 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın da bir gereğidir. Yargıtay’ın bu konuda pek çok emsal kararı bulunmaktadır (bkz.Y.HGK.nun 22.04.1999 tarih, 11/290-296 sayılı kararı). Yargıtay, tarafların bildirdiği temyiz sebepleriyle bağlı değilse de (HUMK.m.439/2), tarafların temyiz talebiyle bağlıdır. Yargıtay hükmün temyiz edilmeyen (ve bu nedenle de kesinleşen) bölümü hakkında temyiz incelemesi yapamaz ve hükmün temyiz edilmeyen bölümünü bozamaz. HUMK.439/2. maddesi hükmü, hükmün yalnız temyiz edilen bölümü hakkında uygulanır (Baki Kuru, age. Cilt V, Sh.4626). Bu bakımdan, temyiz edilen hükmün, daha önce Yargıtay denetiminden geçerek, bozma konusu yapılamış bölümleri,onama hükmünde olduğu ve varsayımsal onama kararı kesinleştiği takdirde; kısmi temyiz gibi sonuç doğurur ve hükmün onanmış sayılan bölümleri kesinleşir ve bu nedenle HUMK.439/2. maddesi uyarınca, Yargıtay’ın tarafların gösterdiği temyiz sebepleriyle bağlı olmadığı gerekçesiyle yeniden temyiz denetime tabi tutulamaz.
    "Kamu düzeni ilkesi” atlanmış veya gündeme gelmiş olsa bile,yerel mahkeme kararlarının kesinleşen bölümleri hakkında,hükmün kesinleşmeyen bölümleriyle ilgili temyiz incelemesi sırasında, kesinleşen bölümlerine yönelik yeniden temyiz incelemesi yapılamaz.Böyle bir durumda “kamu düzeni ilkesi” bir istisna teşkil etmez.Hükmün kesinleşen bölümleriyle ilgili olarak, Yargıtay’ın temyiz inceleme aşaması için yukarda açıklanan biçimde inceleme yapma yükümlülüğü,yerel mahkemelerin elindeki davaları sonuçlandırması bakımından da geçerlidir.Yerel mahkeme,temyiz süresinin geçirilmesi veya hükmün kısmen temyizi ya da Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucu hükmün bir bölümünün bozmaya konu edilmemesi ve bu nedenlerle kesinleşmesine rağmen hükmün o bölümü hakkında kendiliğinden önceki hükme aykırı karar verir, ya da Yargıtay hükmün o bölümü kesinleştiği halde, o bölümü yeniden temyiz incelemesine tabi tutup o bölüm hakkında kesinleşme sonucuna aykırı olarak yeni bir karar verirse; bu kararların hukuki sonucu ne olacaktır? Kuşkusuz, bu şekildeki yerel mahkeme kararlarının temyiz edilmeleri üzerine Yargıtay tarafından düzeltilmesi olanaklıdır.Ancak Yargıtay bu şekilde hatalı bir bozma kararı verip,yerel mahkeme bu bozma kararına direnmezse ne olacaktır. Yargıtay uygulaması ve öğreti görüşü, bu gibi kararların “yokluk” hükmüyle sakat olacağı ve Yargıtay’ın haber aldığı böyle bir yanlışlığı düzeltilebileceği şeklindedir (Baki Kuru;age.Cilt Vsh.4565; Y.7.HD. 18.19.1985 t.371/11115 Esas ve Karar-YKD 1985/12,sh.1795; Y.9.HD. 13.12.1967 t.1057/1095- Mustafa Çemberci-İŞ Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 1969, sh.205). Varılan bu sonuçlar, aynı zamanda Medeni Usul Hukuku’nun temel ilkelerinden “hukuki güvenlik ilkesi”nin de bir gereğidir.
    Hukuki güvenlik ve yargıya güven kesin hüküm ilkesi ile sağlanır. Hukuki güvenlik ilkesi; Hukuk Devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşulu olup, mevcut emredici hukuk kurallarının herkese eşit şekilde ve düzgün bir şekilde uygulanmasını da içeren bir ilkedir. T.C. Anayasa’sının 2. maddesi’nde Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk Devleti kişilerin hukuki güvenliğini sağlayan bir devlettir. Hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Hukuk devleti hukuk kurallarının onu koyanlar da dahil olmak üzere, her kişi ve kuruluşu bağlamasını ifade eder. Hukuk devleti kavramının özünü devlet organlarının hukuka bağlılığı yani, yönetimin eylem ve işlemlerini hukukun içinde kalarak yerine getirmesi oluşturmaktadır. T.C. Anayasa"sının 36. maddesi; “Herkes… adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü içerir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma başlığı taşıyan 6. maddesinde; “Herkes … davasının …. hakkaniyete uygun …… olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.” denilmektedir. Adil yargılanma hakkının en önemli alt kavramlarından birisi, “silahların eşitliği ilkesi”dirYargılamada taraflar arasında adil, hakkaniyete uygun bir denge kurulması gerekirAnayasa’nın 2. maddesiyle benimsenen hukuk devletinde, hukuki güvenliği sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi vazgeçilmez temel unsurlardandır. Hukuk Devletinde yasama, yürütme ve yargının hukuka bağlı olması gerekir. Yargısı hukuka bağlı olmayan bir Devlette vatandaşların kendilerini güvencede hissedebileceklerini söylemek mümkün değildir. Hukuk Devletinde bireyler devlete güven duyabilmeli aynı şekilde Devlet de bu güveni vatandaşa verebilmelidir. Kesin hükme saygı uluslar arası hukuk düzenine özgü hukukun genel ilkelerinden biri olarak da kabul görmektedir. Eğer bir hukuk sistemi içerisinde yargının verdiği ve bağlayıcı olan bir kesin hüküm işlevsiz bir duruma getirilmiş ise adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden söz edemeyiz.
    Somut olayda, Mahkemece verilen davanın hak düşürücü süre yönünden reddine ilişkin mahkemenin 10.04.2009 tarihli kararı karar esas yönünden, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin yukarda belirtilen 21.01.2010 tarihli kararla ilamıyla bozmaya konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Kesin hüküm gücü kazanan bir kararın, Yargıtayca yeniden bozmaya konu edilmesi, yerel mahkemenin bozmanın kapsamı dışına çıkarak yeniden karar vermesi;kamu düzenini bozacak ve hukuki güvenlik ilkesini çiğneyecek bir sonuç yaratır. Bu bakımdan, davanın esasına ilişkin olarak verilen yerel mahkemenin 07.07.2010 ve 13.03.2013 tarihli kararları yoklukla sakattır. Bu bakımdan Dairemizin 11.04.2014 tarihli davanın esasına ilişkin yeniden inceleme yapılmasına ilişkin bozma kararı kanımca hatalıdır. Temyiz incelemesi sırasında bu husus tarafımca gözden kaçırıldığından; karar düzeltme talebinin kabul edilip temyiz edilen hükmün onanması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun karar düzeltme talebinin reddi kararına katılmıyorum.12.03.2015

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi