Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6652
Karar No: 2020/7443
Karar Tarihi: 22.12.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/6652 Esas 2020/7443 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/6652 E.  ,  2020/7443 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, 04.10.2000-16.12.2002 tarihleri arasında kalan dönem dışında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulü ile, 04/10/2000-16/12/2002 tarihleri arasında kalan dönem hakkında hukuki yararı bulunmadığından bu talebin reddine, 17/12/2002-30/04/2008 tarihleri arasında kurumca yasa gereği geriye doğru 5 yıllık prim borçlarının ödenmemesi nedeniyle sigortalılık süresi iptal edileceğinden bu talebinin de hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, 01/05/2008-31/03/2009 tarihleri arasında Bağ kur sigortalısı olduğundan bu döneme ilişkin Bağkur sigortalısı olduğunun tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine ve 01.04.2009-24.06.2011 tarihleri arasında davacının Bağ kur sigortalısı olmadığı anlaşıldığından bu döneme ilişkin davacının prim borcu olmadığının tespitine dair karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada, mahkemece bozma ilamımıza uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
    Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Yine aynı Kanunun 297. maddesinin (2). Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
    Eldeki davada ise, öncelikle davacının 04.10.2000-16.12.2002 tarihleri arasında kalan dönem bakımından davalı kurumca sigortalılığın kabul edilmesi, fakat 1479 sayılı Yasa kapsamında ek 19. maddenin uygulanması ile 04.10.2000 tarihi itibari ile durdurulduğunun belirgin olması nedeniyle, davacının bu dönem hakkında tespit talebinin bulunmadığının dikkate alınmaması ile bozmaya uyulmasına rağmen oluşan usuli kazanılmış haklara aykırı şekilde yeniden hukuki yarar yokluğuna ilişkin karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Diğer taraftan, uyulan bozma ilamımız içeriğinde aynen; “Kurumdan, davacının sigortalılığının 16.12.2002 tarihi sonrası bakımından anılan yasal düzenleme kapsamına girip girmediği ve durdurulması gereken tarih sorularak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uyuşmazlık bulunmayan 01.05.2008-31.03.2009 tarihleri arasındaki dönem bakımından karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilmiş iken, bozma sonrasında yapılan yazışmalardan, davalı Kurumca 1479 sayılı Yasanın ek 19. ve 5510 sayılı Yasanın geçici 17. Maddesi uygulanması ile 04.10.2000-30.04.2008 tarihleri arasında sigortalılık verilmesine rağmen, prim borçları nedeniyle sigortalılığın durdurulduğu, aynı şekilde yargılama sırasında yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın geçici 63. Maddesi uygulaması ile 01.06.2009-11.03.2014 tarihleri arasında da sigortalı kabul edilmiş ise de, ihyaya konu edilebilecek şekilde bu sigortalılığın durdurulduğu anlaşılmaktadır. 01.05.2008-31.05.2009 tarihleri arasında kurumca kabul edilen zorunlu sigortalılık dönemi bakımından ise, bu kabulün dayanağının 6111 sayılı Yasa kapsamında davacının 05.04.2011 tarihinde yaptığı ödemeler olduğunun belirtilmesi karşısında, kısmi yapılandırmanın mümkün olamayacağı gözetilerek, davacının bu dönemde dahi sigortalılığının bulunamayacağının gözetilmesi ile salt bu döneme ilişkin Kurumca sigortalılık verilmesi nedeniyle, yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Yukarıda belirtilen, maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının oda, sicil ve vergi kayıtlarını esas almak suretiyle zorunlu sigortalılık süresinin mahkemece belirlenmesi ile davacının talebine uygun şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi