23. Hukuk Dairesi 2016/4427 E. , 2017/3398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 30.11.2015 gün ve 2015/1860 Esas, 2015/7806 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı kooperatifçe müvekkili ... hakkında başlatılan icra takibine dayanak kredi borç senetlerinin yetkisiz vekil tarafından yapıldığını, senetlerdeki imzanın ve borcun kendisine ait olmadığını ileri sürerek, davacının davalıya 12.500,00 TL borcunun olmadığının tespitine, anılan takibin bu miktar üzerinden iptaline, haksız ve kötüniyetli olan davalı hakkında %40 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı borçlunun takip tarihine göre sorumluluğunun 10.219,00 TL olduğu, fazla takip miktarı 13.225,00 TL"den sorumluluğunun bulunmadığı, davacının 12.500,00 TL"lik kısımdan borçlu bulunmadığını dava ettiği, davalının ne şekilde kötüniyetli davrandığının ispat edilemediği gerekçesiyle, taleple bağlı kalarak davanın kabulü ile, kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair verilen kararın taraflar vekillerinin temyiz istemleri sonucu Dairemiz’in 30.11.2015 tarih ve 2015/1860 E. ve 2015/7806 K. Sayılı ilamıyla özetle; 6100 sayılı HMK"nın 109/2. maddesi gereği kısmi dava açılamayacağı ve kabule göre de davacının 7517 sayılı borç senedinden de sorumlu olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Davacı vekili, bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- 6100 sayılı HMK"nın 109/2. maddesine göre kısmi dava açılması yasaklanmış iken bu madde 01.04.2015 tarih ve 6644 sayılı kanunla ilga edilmiş olup artık kısmi dava açma yasağı kalkmıştır. Usul hükümleri yayımlandığı anda yürürlüğe girer. Her ne kadar karar verildiğinde anılan usul hükmü yürürlükte ise de, henüz derdest olan eldeki davada da uygulanması dairemizin yerleşmiş uygulamasıdır. Ne var ki, Dairemizin 30.11.2015 tarih ve 2015/1860 esas, 2015/7806 karar sayılı ilamında bu bozma nedenine yer verilmesi doğru olmamıştır.
2- Davalı yan, davacının verdiği vekaletname ile ihbar olunan kardeşi ..."in mal, hizmet ve kredi aldığı, birlikte kullanarak tasarruf ettikleri, bunun davacının yapılan işlemlere muvafakat ettiği anlamına geldiği savunulmuş olup, mahkemece bu savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Somut olayda, vekaletname 04.03.2002 tarihli olup, takip dayanağı borç senetleri 2006 tarihinde imzalanmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, vekaletname tarihi ile borç senetlerinin imzalandığı tarihi arasındaki dönemde, ihbar olunan kardeşi ... tarafından alınan vekaletnameye dayalı olarak vekaletname kapsamı dışında davacı adına başkaca işlemler yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu işlemlerin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 38.(TBK"nın 46) maddesi uyarınca davacı tarafça benimsenip benimsenmediği, taraflar arasında bu hususta bir teamül oluşup oluşmadığı araştırılıp, benimsemenin mevcudiyetinin belirlenmesi durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yine, vekaletname tarihi ile borç senetlerinin imzalandığı tarih arasında vekaletnameye dayalı olarak başka işlemlerin yapılmadığı ya da yapılmışsa bile davacı tarafça benimsenmediğinin belirlenmesi durumunda ise; 04.03.2002 tarihli vekaletname ile davacı, ihbar olunan ..."e gübre alma, bedellerini ödeme, borçlarını taksitlendirme, taksitler halinde ödeme, adına gerekli dilekçe, kayıt sicil vesair evrakları tanzim ve imzalama, elden evrak alıp verme hususlarında yetki vermiştir. Takip dayanağı senetlerden 7517 sayılı senet kimyevi gübre kredisine ilişkin olup, vekaletname sadece gübre satın almaya yönelik verildiğinden kredi çekmeye yetki verildiği kabul edilemez. Bu durumda mahkemece, 7517 sayılı senedin de vekaletnamede verilen yetkilerin kapsamı dışında kaldığının kabulü ile, bu senetten dolayı da davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, aksinin kabulü hatalı olmuştur. Belirtilen nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 22.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.