Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı vekili tarafından diğer borçlular A.. Sigorta ve A..Hizm. Ltd. Şti. ve İnci Aykırı hakkında da kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiştir. İcra takibinin dayanağı olan bonoda keşideci A.Sigorta ve A..Hizm. Ltd. Şti. olup, borçlu İ.i Aş’nın ise kefil olarak imzası bulunmaktadır. Keşideci şirkete atfen atılan imzanın İ,A,’ya ait olduğu, borçlular vekili tarafından verilen 21.02.2006 tarihli dava dilekçesinde açıkça kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu imzanın borçlunun şahsı adına değil, şirket adına atıldığı ileri sürülmüş, borçlunun şahsen sorumlu olmadığı beyan edilmiştir. Bonoyu şirket adına imzaladığı konusunda ihtilaf bulunmayan İ, A,’nın borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı da tartışmasızdır. Bu durumda, bono bakımından şirketin sorumlu olmadığının kabulü gerekir. Şirketi temsil ve borç altına sokma yetkisi bulunmayan İ.A., imzaladığı senet nedeniyle TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken uygulanması gereken aynı Kanun"un 590.maddesi gereğince (temsile selahiyetli olmadığı halde) temsilci sıfatı ile imza eden kişinin bonodan dolayı şahsen sorumlu olduğunun kabulü gerekir. O halde Mahkemece borçlu İ.A. yönünde şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile adı geçen yönünden de takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.