22. Hukuk Dairesi 2017/27028 E. , 2020/1856 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının ... 27. İcra Müdürlüğünün 2014/4130 takip sayılı dosyası ile 2.000,00 TL kıdem tazminatı, 1.500,00 TL ihbar tazminatı, 4.500,00 TL ücret alacağı bulunduğunu öne sürerek takip başlattığını, ancak davalıya bu yönde bir borçları olmadığını, davalının teşviki ile yoğurt işine girdiklerini ve yatırım yaptıklarını, davalının sebep olduğu nedenler ile piyasadan ürünlerini çekmek zorunda kaldıklarını, davalının işe gelmemesi üzerine iş sözleşmesinin 17.02.2014 tarihinde sona erdirildiğini, davalının 2.000,00 TL kira borcunun ödendiğini, mobilya aldığı yere 1.400,00 TL ödeme yapıldığını, avans olarak ... aracılığı ile 1.000,00 TL ödeme yapıldığını ancak alınan makinelerin kullanılmaz hale geldiğini, davalının fiilleri nedeniyle oluşturulan markanın itibarının zedelendiğini öne sürerek ... 27. İcra Müdürlüğünün 2014/4130 İcra dosyasına dair ödenen 8.000,00 TL’ye dair borçlu olmadığının tespiti ile 5.000,00 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işveren tarafından işe başlama tarihinin 02.03.2013 olarak bildirildiğini, gerçek çalışmasının 2012 Aralık ayı başı olduğunu, 17.02.2014 tarihinde işten çıkarıldığını, davacının isnat ettiği olayların doğru olmadığını, işveren tarafından raporlu olduğu dönemler içinde tutanaklar tanzim edildiğini, ücretinin aylık 1.500,00 TL olduğunu, ancak asgari ücret üzerinden bildirimde bulunulduğunu, davacı tarafından sunulu ödeme kayıtları arasındaki 754,18 TL tutarlı ödemenin kendisi tarafından yapıldığını, davacının toplam 1.200,00 TL tutarlı kirasının ödendiğini, ... vasıtası ile yapılan ödemelerin doğru olduğunu, mobilyacıya yapılan ödemenin doğru olduğunu, bu nedenle takip konusu alacakların ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının uğramış olduğu zararın davalıdan kaynaklanan eylemlere dayalı olduğunu ve zarar miktarını ispatlayamadığı, davalının davacı iş yerindeki toplam çalışmasının bir yıldan az olması nedeni ile kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı, davalının 842,87 TL ihbar tazminatı ile 4415,15 TL ödenmeyen bakiye ücret alacağının bulunduğu bu nedenle davacının davalıya toplam 5.286,22 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, kısa kararda maddi hata olarak” olmadığının” ibaresinin “olduğunun” olarak düzeltilip, düzeltme işleminin onaylandığı, davacının borçlu olduğu toplam tutar olan 5286,22 TL üzerinden %20 tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2.maddesi gereğince sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir.
Ayrıca, hükmün tashihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 304. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre tashih ancak hükümdeki yazı ve hesap hataları diğeri benzeri açık hatalar için mümkündür.
Öte yandan, gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece kısa kararda; “Davanın Kısmen kabulü ile; ... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2014/4130 sayılı takip dosyasındaki alacaklardan dolayı 4.444,15 TL net ücret alacağı, 842,87 TL ihbar tazminatı olmak üzere 5.286,22 TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,..." karar verilmiş; gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise; “Davanın kısmen kabulü ile; ... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2014/4130 sayılı takip dosyasındaki alacaklardan dolayı 4.444,15 TL net ücret alacağı, 842,87 TL ihbar tazminatı olmak üzere 5.286,22 TL davacının davalıya borçlu olduğunun TESPİTİNE...” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece gerekçede, kısa karardaki “borçlu olmadığının “şeklindeki ibarenin maddi hataya dayandığı, doğrusunun “borçlu olduğunun “ olması gerektiği, kısa karardaki hatanın maddi hataya dayalı olduğu bu nedenle düzeltilebileceği açıklanmıştır. Ancak dava menfi tespit ve alacak davası olup, menfi tespit davası yönünden davacı işveren borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davasında, davacı takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini istemiş olduğuna göre talebe uygun olarak borçlu olunmayan miktarın karar altına alınması gerekmektedir. Aksine davacının borçlu olduğu miktarın tespit edilmesi hüküm kurma tekniğine uygun düşmemektedir. Şu halde; kısa kararda açıkça; 5.286,22 TL davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yazılmışken gerekçeli kararın hüküm fıkrasında 5.286,22 TL davacının davalıya borçlu olduğunun tespitine yazılması basit bir yazı hatası olarak kabul edilemeyeceğinden kararın öncelikle kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının çelişmesi nedeniyle sair yönler incelenmeden bozulması gerekmektedir.
Konuyla ilgili gerçeğe ve hukuka ayrıca menfi tespit davasının mahiyetine ve davacının talebine uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.