(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2015/29089 E. , 2015/27046 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, 22.08.2013 tarihinde işveren tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak hizmet akdine son verildiğini, kendisine ... 18.Noter aracılığıyla gönderilen fesih bildiriminde iş akdinin İş Kanunu"nun 25/II. bendi uyarınca feshedildiğinin ifade edildiğini, ancak fesih gerekçesinin açık bir şekilde belirtilmediğini, genel ifadeler kullanıldığını, belirtilen sebeplerin gerçeği yansıtmadığı gibi geçerli ve haklı sebep de oluşturmadığını, 6 iş günlük süreye de riayet edilmediğini belirterek feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, feshe konu olan sayımdan önce yapılan 27.11.2012 tarihindeki stok sayımında 6.123,00 TL"lik olumsuz net sayım farkı tespit edildiğini, ancak bu rakam %0,02 TL toleransı içinde kaldığından sıfırlandığını, bu sayımdan 8 ay sonra yapılan sayımda ise tolere edilemeyecek miktarda 48.217,00 TL"lik (4,04"e tekabül eden) stok eksiklikleri ile karşılaşıldığını ve davacının iş akdine haklı nedenle son verildiğini, 6 iş günlük emredici süreye uyulmadığı yönündeki iddiaların da doğru olmadığını, deponun sayılması ve kayıp ürünler tespit edilerek kesin bir sonuca ulaşılmasının uzun bir süre olduğunu, 17.07.2013 tarihinde bütün gün ve gece sayım yapıldığını, ilk neticelere ulaşılınca tespit edilen eksikliklerle ilgili olarak davacıdan 22.07.2013 tarihinde yazılı savunma talep edildiğini, kesin neticeye ulaşıldığında ise iş akdine son verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirket tarafından 17.07.2013 tarihinde gerçekleştirilen stok sayımının ne şekilde yapıldığı, hangi ürünlerde ne oranda açık tespit edildiği hususunun tutanak altına alınmadığı, dolayısıyla sözü edilen zararın nereden kaynaklandığının belirlenemediği, davalı işverenin bildirdiği soyut 37.211,00 TL"lik zararın nereden kaynaklandığı ve bu zarardan davacının tek başına mı yoksa başka birileri ile birlikte mi sorumlu olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı ve davalı şirketin 6 iş günlük hak düşürücü süreye uygun hareket etmediği gerekçesiyle işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işine iadesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene haklı fesih imkânı tanımaktadır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25.maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
Öncelikle, dosyaya sunulan fesih ihbarnamesi, savunma talebi, iddia-savunma ve tanık anlatımlarına göre davalı işverenin iş akdini makul süre içerisinde feshettiği görülmüştür.
Dosya içeriğine göre somut olayda, davalı işyeri bebek malzemeleri satılan bir mağaza olup davacı işçi mağaza müdürü olarak görev yapmakta iken, 17.07.2013 tarihinde yapılan stok sayımında fark tespit edildiği, bu farkın oluşturulmasında davacının kusurlu olduğu düşünülerek iş akdine haklı nedenle son verildiği anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan, mağaza müdürü(müdür yardımcısı) görev tanımına göre, envanter sayımlarını yapmanın, sayım farklarının şirket tarafından belirlenmiş ve kendisine tebliğ edilen limitler dahilinde çıkması için gerekli önlemleri almanın davacının görevi kapsamında olduğu görülmektedir.
Dosyaya sunulan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre, davalı işverenin bildirdiği 37.211,00 TL"lik zararın nereden kaynaklandığı ve bu zarara davacının tek başına mı yoksa başka birileri ile birlikte mi sebebiyet verdiği tespit edilememektedir. Bu nedenle, feshe konu olay haklı fesih nedeni oluşturmaz. Ancak, davacının görev tanımına göre yapması gereken görevi yerine getirmeyerek stok açığına sebebiyet verdiği dosya içeriğinden anlaşılmakta olup davacının zarardan sorumlu olduğu somut olarak ortaya konulamasa dahi, davacının görev tanımına aykırı davranması nedeniyle işyerinde olumsuzluklara neden olduğu, davalı işverenle arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı ve işverenden iş ilişkisini sürdürmesi beklenemeyeceğinden feshin geçerli nedene dayandığı anlaşılmıştır.
İşverenin feshi, geçerli nedene dayandığından, davanın reddi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasası"nın 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 27,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubuyla 3,40 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
4- Davalının yapmış olduğu Yargıtay’a geliş-dönüş dahil toplam 948.80 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
6- Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 30/12/2015 gününde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.