18. Ceza Dairesi 2017/8386 E. , 2019/13176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yaralama, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Sanıklar ... ve ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümler yönünden; katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak tanzim edilen 25/09/2011 tarihli geçici raporda, "basit tıbbi müdahale ile giderilemez, sabit eser bırakır, hayati tehlikeye haizdir" şeklinde tespitler bulunduğu, katılan ... hakkında Urla Devlet Hastanesince 03/12/2011 tarihinde düzenlenen kati raporda, meydana gelen yaralanmanın "Basit tıbbi müdahale ile giderilemez, hayati tehlikesi yoktur” ifadesine yer verildiği anlaşılmakla, karara dayanak alınan kati raporda olay sebebiyle katılanda yüzde sabit iz bulunup bulunmadığı belirtilmediği gibi, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilir olup olmadığı hususunda da çelişki bulunduğu anlaşılmakla, katılanın, tüm doktor raporları ve tedavi evrakları, film ve grafileri ile birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevk edilerek mevcut çelişkinin ve eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2) Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan hükümlerin temyizinde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun Dairemizce de benimsenen, 18/11/2014 gün ve 2013/663 E - 498 K sayılı ilamında belirtildiği gibi; hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış açısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir mağdura yönelik hareketin bağımsız birer fiil oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi "fiilin hukuki anlamda tekliği" prensibine de aykırı davranılmış olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; sanık ..."ın katılan ... Asal"a karşı işlediği iki ayrı hakaret eylemin aynı yer ve zamanda, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında tek ceza verilerek, bu cezaların aynı Kanun"un 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiğinin düşünülmemesi,
Kanuna aykırı ve sanıklar ... ve ... müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 26/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.