9. Hukuk Dairesi 2016/13457 E. , 2018/4960 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin tuğla imalatı yapan davalıya ait işyerinde pano operatörü olarak 01.07.1981-01.03.2014 tarihleri arasında çalıştığını, son aylık net ücretinin 1.700,00 TL olduğunu, emekli olduğu 28.01.2007 tarihinde ... çıkışının yapıldığı ancak fiili çalışmasına ara vermeden devam ettiğini, işe başladıktan sonra uzun süre sigorta girişinin yapılmadığını, iş sözleşmesinin haklı neden bildirilmeksizin feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının bir başka şirkette çalışırken 28.01.2007 tarihinde tazminatını da alarak emekliye ayrıldığını, müvekkiline ait işyerinde 16.08.2007 tarihinde çalışmaya başladığını, performans düşüklüğü nedeniyle ihbar öneli tanınarak ve kıdem tazminatı ödenerek iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının hesaplamaya esas alınan hizmet süresi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının 01.09.1983-31.12.1988 tarih aralığına yönelik hizmet süresi mahkemece; " 15.12.1988 tarihinde görev değişikliği yazısının davacının kabul etmeyerek çıkışını talep ettiği, ayrıca davacının imzalamış olduğu 31.12.1988 tarihli ibranamede davacının 01.09.1983-31.12.1988 tarihine kadar işlemiş olduğu tüm işçilik alacaklarının, kıdem ve ihbar tazminatını aldığını belirttiği, ibraname içeriğinin çelişkili olduğu ( iş akdini kendi fesih etmesine rağmen ihbar tazminatını aldığını belirttiği ) anlaşıldığından ibranameye itibar edilmeyerek davacının 31.12.1988 tarihinden önceki çalışmasınında hizmet süresinde kabulü gerektiği "gerekçesiyle hesaplamaya dahil edilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ile uyumlu değildir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının görevinin değiştirildiğine ilişkin 15.12.1988 tarihli yazı işçi tarafından kabul edilmemiş ve işçi işverene sunduğu fesih bildirimi ile iş değişikliğini kabul etmediğini belirterek, kıdem tazminatı karşılığı çıkışının yapılmasını istemiş, işveren de işçinin çıkışını yapmıştır. Her ne kadar mahkemece davacının imzalamış olduğu 31.12.1988 tarihli ibranamede iş akdini kendi feshettiğini belirten işçinin ihbar tazminatını da aldığını belirtmesini çelişki kabul edilerek sözkonusu ibranameye itibar edilmemiş ise de, kıdem tazminatı kalemi yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde geçerli olan ibranameye itibar edilerek bu dönemin tasfiye edildiğinin kabulü yerine, yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır.
3-Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı işveren tarafından yasal ihbar öneli verilerek iş aktinin feshedileceğinin davacı işçiye bildirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı işveren tarafından ihbar öneli içerisinde iş arama izninin kullandırıldığı ispat edilmemiş ise de, iş arama izninin kullandırılmaması ihbar önelinin geçerli olmadığı sonucunu doğurmaz. Çünkü kullandırılmayan iş arama iznine ilişkin ücretin her zaman 4857 sayılı İş kanunu’nun 27. maddesi gereğince her zaman ayrı dava konusu olması mümkündür. Bu nedenle ihbar önelinin kullandırıldığı kabul edilerek ihbar tazminatına ilişkin talebin reddi yerine mahkemece yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4- Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu sona erdiren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188.) 114. maddesinde, “Hâkimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir. (Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 Bası, Cilt 2, s.1343, Prof. Dr. Saim Üstündağ; Medeni Yargılama Hukuku Cilt 1-II-İst. 1997 s.28 ve 871). Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır. Dava hakkının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan hâkime verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu sona erdiren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Diğer bir anlatımla yargılama aşamasında, borcu itfa eden belge değerlendirilmeye alınmalıdır. Temyiz aşamasında sunulan ve borcu sona erdiren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin (HMK 140, mülga HUMK. Md. 202) kabulü zorunludur(HGK Kararı: 27.02.2012 gün ve 2012/9-842 E, 2013/291 K).
Dosya içeriğine göre, davalı işveren vekili temyiz aşamasında davacının imzasını içeren yıllık izin belgesi, kıdem tazminatı bordrosu ve ibraname sunmuştur. Bu belgeler yukarıda yer alan Hukuk Genel Kurulu kararında açıklandığı gibi borcu sona erdiren nitelikte olduğundan yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekir. Bu belgelere karşı davacı tarafa diyecekleri sorulmalı, değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 12/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.