Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/13312
Karar No: 2019/16267
Karar Tarihi: 17.12.2019

Mala zarar verme - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/13312 Esas 2019/16267 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2019/13312 E.  ,  2019/16267 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Mala zarar verme


    Hükümlü ...’ın hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyetlerine dair Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/01/2010 tarihli, 2009/1259 Esas ve 2010/44 Karar sayılı hükümlerinin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 18/09/2013 tarihli, 2010/25834 Esas ve 2013/17535 Karar sayılı ilamı onanarak kesinleşmesini müteakip Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusundaki uzlaşma talebinin mala zarar verme suçu yönünden kabulüne karar verilerek dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini takiben, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle kamu davasının düşürülmesine ilişkin Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/04/2019 tarhili ve 2009/1259 Esas, 2010/44 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03/10/2019 tarihli ve 94660652-105-27-4727-2019-Kyb sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 11/10/2019 tarihli ve 2019/97796 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
    “Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 19/04/2018 tarih, 2018/2207 Esas ve 2018/6087 Karar sayılı ilamında yer alan "06.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 5560 sayılı Kanun"un 6. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK"nın 142. maddesine eklenen 4. fıkra gereğince “Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.” ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "uzlaşma" başlıklı 253/3. maddesinin suç tarihi itibariyle, "Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmesi karşısında, 30/10/2008 olan suç tarihi itibarıyla, hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla işlenen mala zarar verme suçunun şikayete tabi olmadığı gibi 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesine göre “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar” kapsamında olduğundan uzlaşma hükümlerine tâbi olmadığı anlaşılmakla, itirazın bu nedenle reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile.. BOZULMASINA.." şeklindeki açıklamalar karşısında,
    04/10/2008 tarihinde işlenmiş olsa bile uzlaşma kapsamına girmeyen nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarıyla birlikte işlenmiş mala zarar verme suçu için uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, Mahkemesince mala zarar verme suçu yönünden uzlaşma talebinin kabulü ile dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini takiben taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    Hukuksal değerlendirme:
    Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni, kanun yararına bozma konusu yapılmadığında, belirtilen kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.7.2007 tarihli, 2007/145 Esas, 2007/172 Karar sayılı ve 27.3.2007 tarihli, 2007/73 Esas ve 2007/76 Karar sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli, 2012/6-1142 Esas ve 2013/17 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere,
    1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 73. maddesinin 8. fıkrasında, “Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir" hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nun 253, 254 ve 255. maddelerinde, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması halinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiş, suça sürüklenen çocuklarla ilgili uzlaşma şartları ise 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24. maddesinde düzenlenmiştir.
    06.12.2006 tarihli 5560 sayılı Kanun"un 45. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nun 73. maddesinin 8. fıkrası ile madde başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, aynı kanunun 24 ve 25. maddeleri ile CMK"nun 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiş, 5395 sayılı Kanun"un 24. maddesi de, yine aynı kanunun 40. maddesi ile değiştirilmek suretiyle, çocuklar ile büyüklerin durumları arasında paralellik sağlanmıştır. Daha sonra 26.06.2009 gün ve 5918 sayılı Kanun"un 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nun 253. maddesinin 3. fıkrasına eklenen cümle ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak suç tarihinden sonra 5918 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik, açıkça sanıklar aleyhine olduğundan somut olayda uygulanma ihtimali bulunmamaktadır.
    5271 sayılı CMK"nun 5560 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile değiştirilen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
    "(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
    a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
    b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanunu"nda yer alan;
    1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
    2. Taksirle yaralama (madde 89),
    3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
    4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
    5.Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
    (2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir" şeklinde belirlenmiştir.
    Konut dokunulmazlığını ihlal suçu ise 5237 sayılı TCK"nun 116. maddesinde;
    "(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
    (2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
    (3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
    (4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklinde düzenlenmiş, aynı kanunun "Ortak hüküm" başlıklı 119. maddesinde;
    "(1) Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının;
    a) Silahla,
    b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
    c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
    e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
    (2) Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır" hükmü ile de diğer bazı suçlarla birlikte konut dokunulmazlığını ihlal suçuna ilişkin nitelikli haller öngörülmüştür.
    Sanıkların eylemi geceleyin birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal suçunu oluşturduğundan şikayete tâbi olmayıp, bu nedenle CMK"nun 253/1-a maddesi kapsamına girmemektedir. Bu durumda aynı madde ve fıkranın b-3 bendindeki düzenleme kapsamına girip girmediği önem kazanmaktadır.
    Kanun koyucu, CMK"nun 253/1-b maddesinde, "Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın" TCK"nda yer alan bazı suçları tek tek saymak suretiyle uzlaşma kapsamına almış, bununla da yetinmeyerek ilgili kanun maddesini de parantez içinde madde metnine eklemiştir. Bu kapsamda, konut dokunulmazlığını ihlal suçunu da uzlaşma kapsamına alan kanun koyucu CMK"nun 253/1-b-3 maddesinde açıkça TCK"nun 116. maddesini göstermiş, buna karşın 119. maddesini ise göstermemiştir. Bunun kanun koyucunun bilinçli bir tercihi olduğu aynı bendin 1 nolu alt bendindeki kasten yaralamaya ilişkin "Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88)" şeklindeki düzenlemeden de anlaşılmakta olup, bu düzenleme ile TCK"nun 86. maddesinin 3. fıkrası ile "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" başlıklı 87. maddesi uzlaşma kapsamına alınmamıştır. Tercih edilen bu düzenleme şekli ile TCK"nun 119. maddesindeki hallerin gerçekleşmesi durumunda konut dokunulmazlığını ihlal suçunun uzlaşma kapsamında olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin olarak verilen 30.03.2010 gün ve 43-71 sayılı karar da bu kabulü teyit etmektedir.
    Bu nedenle, konut dokunulmazlığını ihlal suçunda TCK’nun 116. maddesiyle birlikte 119. maddesinin de uygulanması gereken ahvalde artık suç uzlaşma kapsamından çıkmış olacaktır.
    Diğer taraftan soruşturma sırasında uzlaşmayı kabul etmeyen mağdurun, kovuşturma aşamasında uzlaşmayı kabul etmesi halinde CMK’nun 254. maddesi uyarınca uzlaştırma yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı hususunun da ele alınmasında yarar bulunmaktadır.
    1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nun "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. maddesi; "(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
    (2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir" şeklinde olup maddenin gerekçesinde; “Uzlaşma işlemi uygulanabilecek bir suç nedeniyle Cumhuriyet savcısı … maddeye uygun olarak işlem yapmaksızın kamu davasını açtığında hâkim söz konusu maddede yer alan ve Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmesi gereken bütün işlemleri yapar ve tazminat, madde gereğince ödendiğinde davanın ortadan kaldırılmasına karar verir” açıklamasına yer verilmiştir.
    19.12.2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 25. maddesi ile CMK"nun 254. maddesi; "(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
    (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231. maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231. maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır" şeklinde değiştirilmiş, bu değişikliğin gerekçesi de; "Bu değişiklikle, aynı zamanda yargının iş yükünün azaltılması araçlarından biri olan uzlaşma, asıl olarak soruşturma evresinin bir kurumu olarak düzenlenmiştir.
    Birinci fıkra uyarınca mahkeme tarafından uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi, ancak, fiilin uzlaşma kapsamında olduğunun kovuşturma evresinde anlaşılması halinde mümkündür. Bu durum ancak duruşma aşamasında gündeme gelebilir. Çünkü ancak duruşmada delillerin ortaya konup tartışılması üzerine suçun niteliği değişebilir...Suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde, uzlaşma imkânının bu aşamada da tanınması amaçlanmıştır…” biçiminde açıklanmıştır.
    Bu düzenleme ve düzenlemenin gerekçesi göz önüne alındığında, uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma safhasında yapılması gerektiği, kovuşturma aşamasında uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak "suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde" mümkün olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, soruşturma aşamasında usulüne uygun olarak uzlaştırma teklif edilmesine rağmen taraflarca kabul edilmemiş olması nedeniyle uzlaşma gerçekleşmemiş ise kovuşturma aşamasında taraflarca uygulanması talep edilse bile artık uzlaştırma işlemi yapılamayacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde;
    Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 18.09.2013 tarihli ilamında da kabul edildiği üzere, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi sebebiyle, konut dokunulmazlığının ihlali suçu da uzlaşma kapsamında bulunmamaktadır.
    İnceleme konusu somut olayda:
    Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/01/2010 tarihli, 2009/1259 Esas ve 2010/44 Karar sayılı ilamı ile hükümlünün, müştekiye yönelik 04.10.2008 tarihli eylemleri nedeniyle nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği, anılan hükümlerin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 18/09/2013 tarihli, 2010/25834 Esas, 2013/17535 Karar sayılı ilamı onanarak kesinleşmesini müteakip hükümlünün 22/03/2019 tarihli talebi üzerine Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/04/2019 tarihli, 2009/1259 Esas, 2010/44 Karar sayılı ek kararıyla taraflar arasında uzlaşmanın sağlandığından bahisle hükümlü hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davasının 5237 sayılı CMK’nin 254/2. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verildiği, akabinde hükümlünün 10/07/2019 tarihli talebi üzerine Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/07/2019 tarihli, 2009/1259 Esas, 2010/44 Karar sayılı ek kararıyla taraflar arasında uzlaşmanın sağlandığından bahisle hükümlü hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan açılan kamu davasının CMK’nin 254/2. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verildiği olayda;
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli, 2012/6-1142 Esas, 2013/17 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, konut/iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi durumunda, anılan suç uzlaşma kapsamı dışında kalmaktadır. Somut olayda da, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 18/09/2013 tarihli, 2010/25834 Esas, 2013/17535 Karar sayılı ilamı ile hükümlünün müştekiye yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçunu birden fazla kişiyle birlikte işlediği kanâatine varılmıştır. Yerel mahkeme ise, bu hususu göz ardı ederek 10/07/2019 tarihli ek kararıyla hükümlü hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan açılan kamu davasının uzlaşma nedeniyle düşürülmesine karar vermiştir.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan ve yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, kanun yararına bozma konusu yapılmadığından ve anılan hukuka aykırılık nedeni hakkında görüş bildirildikten sonra yeniden değerlendirme yapılacağından, kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ VE KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
    2-Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 17/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi