(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2015/44030 E. , 2015/27019 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmiş, davalı ... Hiz. A.Ş.vekili tarafından duruşma istemiş ise de; HUMK"nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle bir kısım işçilik alacakların hüküm alınmasını talep etmiştir.
Davalı ... ... A.Ş. vekili, davacının iş sözleşmesinin dava dışı işverene devredildiğini, alacaklardan . ... A.Ş. "nin bir sorumluluğu bulunmadığını, davalı ... ... Ltd. Şti. vekili; davacının davalı şirket işçisi olmadığını beyanla davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Medeni Kanunun 640. maddesinde birden çok mirasçı bulunması halinde mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasındaki terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip olacakları ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, mirasçıların birinin istemi üzerine sulh mahkemesince mirası paylaşmaya kadar temsilci atanabileceği bildirilmiştir.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa ve yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
MK."nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir.Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, MK."nun 701 maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.)biçiminde açıklanmıştır.Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
MK."nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Medeni Kanunun 702/4 maddesinde de "...ortaklardan herbiri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır" hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda; davacının dava sırasında vefat ettiği ve davacı vekilinin mirasçı ... dışında kalan mirasçılardan vekalet alarak davaya devam ettiği ancak . ... davaya katılmadığı, muvafakat vermediği, sadece davaya davet için adı geçene tebligat çıkartılmakla yetinildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; mirasçı ..."ın davaya muvafakat verip vermeyeceğini belirlemek, muvafakat sağlanamaması halinde ise miras şirketine temsilci atanmasını sağmak ve yargılamaya devam etmektir. Aksine uygulama ile karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 28.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.