9. Ceza Dairesi 2013/17352 E. , 2014/10602 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Çocuk Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet, görevi yaptırmamak için direnme, patlayıcı madde bulundurma, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma
Hüküm : 1- TCK"nın 314/3, 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2, TCK’nın 220/6, 31/3. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK’nın 31/3, 50, 52/4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
3- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK’nın 31/3, 50, 52/4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- TCK’nın 265/1-3, TCK’nın 31/3, 50, 52/4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
5- TCK’nın 174/1-2, TCK’nın 31/3, 52. maddeleri uyarınca mahkumiyet
6- 3713 sayılı Kanunun 7/2-a, TCK’nın 31/3. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme, patlayıcı madde bulundurma, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Görevi yaptırmamak için direnme suçunu silahtan sayılan molotof tipi patlayıcı kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında, TCK’nın 265/4. maddesinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince;
Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukardaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli ... 26.07.2007 tarihli ....ra alınmıştır. Buna göre, Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih 2013/386 esas, 2014/353 kararına da uygun olarak; sanığın 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçlarının tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezaların süresine göre,
hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 24.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.