22. Hukuk Dairesi 2016/10979 E. , 2018/2021 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde davalı işverence feshedildiğini öne sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, ücret, asgari geçim indirimi ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ücret alacağı için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tanıklarının beyanlarından hareketle fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacakları hesaplanıp hüküm altına alınmış ise de; davacı tanıklarının davalı işverene yönelik açmış oldukları davaları bulunduğu, bir başka deyişle davacı tanıklarının davalı işveren ile husumetli oldukları görülmektedir. (Dairemizin 2015/34572 ve 2014/25236 esas sayılı dava dosyaları). Husumetli tanık beyanları yan deliller ile desteklenmedikçe beyanları tek başına hükme esas alınamaz. Davacı tanıklarının açmış olduğu davalarda hafta tatili ücret alacağı talepleri reddedilmiştir. Fazla çalışma ücret alacağı ise, davacı tanıklarından ..."ın açtığı davada reddedilmiş, tanık ..."un açtığı davada kabul edilmiştir. Sözü edilen kararlar davalıların temyizi üzerine temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Şu durumda fazla çalışma ücret alacağı talebi yönünden dosyanın kendi içerisindeki delil durumuna göre değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Dosya içerisinde davacının iddia ettiği sürelerde fazla çalışma yaptığını ve hafta tatilinde çalıştığını gösteren husumetli tanık anlatımları dışında bir delil bulunmamaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının hafta tatillerinde çalıştığını yöntemince ispatlayamadığı; fazla çalışma yaptığında ücretinin ödendiği ve fazla çalışma tahakkuk ettirilen aylardan daha fazla çalışma yaptığını yöntemince ispatlayamadığı sonucuna varıldığından, mahkemece fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacağı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme bu alacakların kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık da işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıya ait işyerinde 27/09/2005-31/12/2012 tarihleri arasında çalışmıştır. Davacı çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 6 yıl boyunca izin kullandığını gösteren bir belge sunulmadığı kabulü ile hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, davacının çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış işe kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine 07.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.