21. Hukuk Dairesi 2016/4014 E. , 2017/2481 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsamı ve nedenlerine göre davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 04.12.2001 tarihli iş kazasında sigortalının sürekli iş göremezlik oranının %31’den %51’e yükseldiği iddiasıyla %20 fark maluliyete dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 23.02.2009 tarih 2009/82 E. 2009/159 K sayılı kararın Dairemizin 15.02.2010 tarih 2009/9519 E. 2010/1409 K. sayılı ilamıyla “Davanın sonucu itibariyle ... ... Kurumunun da hak alanını ilgilendirdiğinden davacıya ... ... Kurumunu yöntemince davaya dahil etmesi için önel vermek, 5510 Sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür uyarınca kurum Yüksek Sağlık Kurulundan ve ... Kurulundan alınan raporlara itiraz edildiğine göre üst kurul olan ... Genel Kurulunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesine” işaretle yerel mahkeme kararının bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, ...’nun davaya dahil edildiği, ... Genel Kurulu tarafından davacının maluliyet oranın %40,2 olarak tespit edildiği, mahkemece temyize konu kararda 27.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı H.M.K"nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin ,taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda mahkemelerce verilen kararlar açık ayrıca infaza elverişli mahiyette olmalıdır.
Somut olayda, bozmadan sonra yapılan yargılamada maluliyet tespit işlemleri açısından, ...’nun davaya dahil edildiği anlaşılmakta ise de; kurumun tazminattan sorumlu olmayacağı açıktır. O halde kararın infazında tereddüt uyandırmayacak şekilde tazminattan hangi davalının sorumlu olacağının denetime açık bir şekilde kararda belirtilmesi gerekirken, dahili davalı ...’nun da tazminattan sorumluluğu sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Manevi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde gerek mülga 818 sayılı B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların ... ve ekonomik durumlarını, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan 27.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ...’ne iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı"ya yükletilmesine, 28.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi