11. Hukuk Dairesi 2018/4143 E. , 2018/6615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 01.11.2017 tarih ve 2013/326 E - 2017/154 K sayılı dosyasında verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair davada ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 20/06/2018 tarih ve 2018/762-2018/887 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK"nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/08/1983 tarihinde vefat eden ..."ın mirasçılarından olduğunu, murisin hissedar olduğu ... Oğulları ... ve ... .... Şti’nin ... 1. Noterliğinin 25/11/1983 tarih ve 13041 yevmiye nolu işlemi ile fesih ve tasfiye mukavelesi yapıldığını ve ticaret sicilden terkin edildiğini, müvekkili ve davalılar iştirak halinde kolektif şirkette hissedar olmalarına rağmen müvekkilinin bilgisi ve rızası olmadan tasfiye işleminin yapıldığını, tasfiye nedeni ile müvekkilinin büyük zarara uğradığını ileri sürerek ... Oğulları ... ve ... .... Şti.’nin ihyasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin amcası ...’a 1983 yılında içeriğini anlamadığı vekalet verdiğini, yapılan işlemlerin amcası tarafından kendisine bildirilmediğini, müvekkilinin hukuki muameleden dolayı sorumlu tutulmak istemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ... ve ... vekili, davacı tarafın şirketin ihya edilmesinde hukuki menfaati bulunmadığını, davacının şirket ortağı olmadığını, ...’ın mirasçısı olduğunu, mirasçılara yönetim ve temsil gibi şahsi nitelikteki hakların geçmediğini, sağ olan ...’ın kanunen tasfiye memuru sayıldığını, bu davanın Ticaret Sicil Memurluğuyla son tasfiye memuruna karşı açması gerektiğini, ayrıca zamanaşımının da gözetilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, şirket sözleşmesine göre ortaklardan birinin ölümü nedeniyle diğer ortağın şirkete devam etmek istememesi durumunda şirketin sona ereceğini, şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam edeceğine ilişkin düzenleme bulunmadığını, tasfiyenin üzerinden uzun yıllar geçmiş olması karşısında varsa bir zararın da talep edilemeyeceğini zira, zamanaşımına uğrayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, ... oğulları ... ve ... ....Şti."nin ... 1. Noterliği 25.11.1983 tarih ve ... yev nolu işlemi ile ... asaleten, ..., ..., ... ve ... adına vekaleten ... tarafından fesih ve tasfiye edildiği, tasfiyenin usulüne uygun olarak yapıldığı, tasfiyede eksik bırakılan bir husustan bahsedilmediği, davacı yanın ..."ın yasal mirasçısı olmasına rağmen fesih işleminden haberdar edilmediğinden bahisle işbu davayı açyığı, 6762 sayılı Kanun"un 195. maddesi sağ kalan ortaklardan birinin şirketin devamına rızası olmaması halinde şirketin infisah edeceğini düzenlemiş olduğu, şirket ortaklarından ..."ın 01.08.1983 tarihinde vefat ettiği, diğer ortak ..."ın şirketin devamından yana olmadığı, şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devamına ilişkin şirket mukavelesinde herhangi bir maddenin bulunmadığı, tasfiye memuru olarak görev üstlenen ..."a tüm mirasçıların vekaletname vermediklerinden bütün ortakların tasfiye memuru sayılacakları ve bu kişilerin işlemlerine karşı da aynı Kanun"un 224. madde de belirtilen süre zarfında sorumluluk davası açılabileceği, fakat işbu davanın tasfiye memurunun sorumluluğuna ilişkin bir dava olmadığı, bir an için davacı yanın talebinin şirket içi menfaat veya miras hukukuna ilişkin tevarüs eden gayrimenkul mülkiyetine ilişkin olarak değerlendirilmiş olsa bile davalı tarafın zamanaşımı itirazı göz önünde bulundurulduğunda talebin zamanaşımına uğrayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının şirketin ihyasını talep ederken tasfiye işlemlerinde hangi hususların açık bırakıldığından bahsedilmediği, tasfiyenin de usule uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurunun reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23/10/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.