20. Hukuk Dairesi 2017/2339 E. , 2018/7963 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ..."ın ... ili, ... ilçesi, ..., 656 ada, 11 parsel de bulunan 43 nolu bağımsız bölümün kat maliki olduğunu, davalı yönetim tarafından 23/03/2009 tarihinde adi posta yolu ile gönderilen belgede Velittin Küçük sitesinin tapuda 656 ada, 11 parsel ve 1610 ada l parselde kain olan 11 bloktan oluştuğunun, bu sitenin yönetim planının 05/09/2005 tarihinde oluşturulduğunun, anılan site yönetiminin 19/07/2009 tarihli toplantıda kurulduğunun yazılı olduğunu beyan ederek; ilgili toplantıda bir kısım karar alındığını, fakat bu kararların hukuka aykırı olduğundan bahisle ilgili site temsilciler kurulu kararlarının 656 ada 11 parseldeki blokları bağlamayacağına, blokların yönetiminin blok maliklerince yapılacağına, 19.07.2009, 26.07.2009 ve 03.01.2010 tarihli ada Temsilciler Kurulu kararlarının ve yönetimin geçersiz olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ... ili ... ilçesi, ... mah. 656 ada 11 nolu parsel ile 1610 ada 1 nolu parseldeki kurulu bulunan sitelerin her iki taşınmazdaki yönetim planı içeriğinin birbiri ile aynı olduğu ve yönetim planının tapuya tescillerinin de aynı gün ve takip eden yevmiye numarası ile yapıldığı, ilgili kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak üzere sözleşme serbestisi ilkesi gereğince yönetim şeklinin kendilerince belirlenebileceği, her iki ada parseldeki tapu kütüğünde kayıtlı yönetim planlarının sözleşme hükmünde olduğu ve taşınmazlarda bulunan tüm bağımsız bölüm maliklerini bağladığı, her iki parselin farklı adalarda yer almalarına rağmen bitişik nizam vaziyette oldukları ve taşınmazlardaki yapıların konut yapı kooperatifi eli ile site olarak inşaa edildiği, tek tip yönetim planı mevcut olduğu, yönetim planlarında her iki parselin birbirine irtibatını kuran açık bir hüküm bulunmamasına rağmen site temsilciler kurulunun oluşum şeklinin ve bu kurula verilen yetkilerin ve yapılar topluluğunun birlik oluşturması gayesi için kat maliklerinin ortak iradesi olduğu ve bu sebeple davalı site yöneticiler kurulunun aldığı 19/07/2009-26/07/2009-03/01/2010 tarihli toplantı ve kararların yönetim planı hükümlerine uygun olduğu blok ve site ortak yerlerinin bakım ve onarım konularında site temsilcileri kurulunca görüşülen ve karara bağlanan işletme projesi kararlarının da taşınmaz tapu kaydında kayıtlı yönetim planının sözleşme hükümlerine uygun olduğu, davacının dava açma ehliyeti varsa da davacının site temsilciler kurulu üyesi olmaması nedeniyle davaya konu site temsilciler kurulu toplantılarının toplantıya çağrı usulüne itirazlarının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 19.07.2009, 26.07.2009 ve 03.01.2010 tarihli ada Temsilciler Kurulu kararlarının iptali istemine ve yönetimin geçersiz olduğunun ve site temsilciler kurulu kararlarının bağlayıcı olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 29. maddesinin 2. fıkrası; "Önemli bir sebebin çıkması halinde, yöneticinin veya denetçinin veya kat maliklerinden üçte birinin istemi üzerine ve toplantı için istenilen tarihten en az onbeş gün önce bütün kat maliklerine imzalattırılacak bir çağrı veya bir taahhütlü mektupla, toplantı sebebi de bildirilmek şartıyla, kat malikleri kurulu her zaman toplanabilir." hükmünü amir olup, incelenen dosya kapsamına ve ana taşınmaza ait yönetim planının 19. maddesine göre; iptali istenen toplantıların olağanüstü toplantılar oldukları anlaşılmakla; mahkemece olağanüstü toplantılar için öngörülen süreye, şekil şartlarına ve diğer usullere uyulup uyulmadığı konusunda inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması bozma nedenidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amirdir. Dava dilekçesi incelendiğinde davacının taleplerinin birden fazla olduğu, olup, buna göre hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekirken, anılan kanun hükmüne aykırı olacak şekilde, taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açıkça belirtilmemesi, hüküm oluşturulurken taleplerden her biri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/12/2018 günü oy birliği ile karar verildi.