Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15897
Karar No: 2015/5667
Karar Tarihi: 10.03.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/15897 Esas 2015/5667 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/15897 E.  ,  2015/5667 K.

    "İçtihat Metni"

    Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    Hazine ile ..... aralarındaki tapu iptali ve tescil davası hakkında ..... (...) .. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.09.2011 tarih ve 58/656 sayılı hükmün Daire"nin 25.02.2014 gün ve 17907/3264 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacı Hazine vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı Hazine vekili, .... mahallesi 566 parselin 1953 yılında yapılan kadastro çalışmalarında .... oğlu .... adına tespit edilerek kesinleştiğini, .... oğlu .... adına oluşturulan tapu kaydında sahte ilamlarla tashih ve intikaller yapıldığını, en son taşınmazın davalı .."a satılarak devredildiğini açıklayarak dava konusu taşınmazın TMK"nun 501 ve 594.maddeleri uyarınca .... oğlu ...."in mirasçısız ölmesi sebebiyle tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı .... vekili, davalının tapu siciline güvenerek taşınmazı emlakçı aracılığı ile görerek satın aldığını, satıcıyı tanımadığını, iyiniyetli olduğunu, usulsüz işlemleri bilmesinin mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazı iktisap edenin ilk el olması durumunda olan kişinin sahte belgeye dayanması halinde iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, buna karşılık ondan iktisap eden kişinin kayda göre yaptığı iktisap sebebiyle ikinci el durumuna geldiğinden TMK"nın 1023.maddesinin koruyuculuğu altına gireceği, davalının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazı üzerine hüküm, Dairenin 25.02.2014 tarih 2013/17907 Esas 2014/3264 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacı hazine vekili süresi içinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
    Dava konusu .... mahallesi 566 parsel, tapulama tutanağının edinme sebebinde isimleri yazılı gerçek kişilerin zilyetliğinde ise de .... 279 tarih 175 sıra numaralı .... oğlu ... adına tapu kaydı kapsamında olduğu, zilyetlerin gerek malik gerek mirasçılarından satın alma veya başka şekilde geçişi tevsik edecek belge ibraz edemedikleri açıklanarak .... oğlu (ölü) .... adına 12.08.1953 tarihinde tespit edilmiş, tutanak 21.12.1953 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. 566 parseldeki kayıt malikinin ismi, davacısı .... ..., davalısı Ankara Defterdarlığı olan tapu kayıtlarındaki ...... oğlu .... adının ... .... oğlu .... olarak tashihine ilişkin Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 25.12.1975 tarih 1975/811 Esas 1975/849 Karar sayılı isim tashihi ilamı dikkate alınarak 06.11.2000 tarihinde ..... oğlu Abdülkerim olarak düzeltilmiştir. Tapu kaydı yine 06.11.2000 tarihinde sunulan ve .... oğlu ...’in mirasçılarını gösteren ..... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 13.3.1975 tarih 1974/556 Esas 1974/828 Karar sayılı ilamı uygulanarak 15/100 pay .... oğlu ...., 15/100 pay .... kızı ..... ..., 15/100 pay .... kızı .... ...., 15/100 pay .... kızı ... ..., 15/100 pay .... kızı .... ...., 5/100 pay .... kızı ... ..., 5/100 payı ... ..... oğlu ... ..., 5/100 payı ... ... oğlu ... ...., 5/100 payı .... kızı ... ... ve 5/100 payı .... oğlu .... .... adına intikal görmüş, intikalen malik durumundaki mirasçıların 17.10.2000 tarihinde ......’ye verdikleri vekaletnameye dayanılarak 15.11.2000 tarihinde davalı .... .... kızı ......"a satılarak tapuya tescil edilmiştir.
    Başka bir tapu işlemi sebebiyle isim tashihine ilişkin ilam konusunda tereddüde düşen Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü"nün 12.02.2001 tarihli yazısına .... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.02.2001 tarihli cevapta, 1975 yılında gelen dosya sayısının 710 ve karar numarasının 786 numarada son bulduğu, gönderilen 1975/811 Esas 1975/849 Karar numaralı bir ilam olmadığı ve bu ilamı sunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması istenmiştir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü"nün suç duyurusu üzerine sanıklar ... .... ile .... ...... ... hakkında yapılan ceza yargılaması sonunda ..... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14.07.2009 tarih 2009/226 Esas 2009/269 Karar numaralı ilamı ile ölmesi sebebiyle sanıklardan İbrahim .... ile ilgili kamu davasının düşürülmesine, isim tashihine dair ilamın da içinde olduğu bir takım ilamların sahte olduğu belirlenerek resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ... ....’nin cezalandırılmasına karar verilmiş, karar Yargıtay 11. Ceza Dairesi"nin 13.09.2011 tarih 2011/7081 Esas 2011/19930 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Sanık ... ....’nin yargılamanın yenilenmesi isteği Ankara 8.Ağır Ceza Mahkemesi"nin 04.06.2012 tarih 2009/226 Esas 2009/269 sayılı kararı ile reddedildiği, bu ret kararına itiraz da .....Ağır Ceza Mahkemesi"nin 06.07.2012 tarih 2012/222 D.İş ek kararı ile yerinde bulunmamıştır.
    Az yukarıda açıklanan safahata bakıldığında dava konusu 566 parselin kayıt malikinin ... oğlu .... iken davacıların sunduğu mirasçılık belgesinde murisin .... oğlu .... olduğu açıktır. Diğer yandan ... oğlu ....’in adının tapuda .... oğlu .... olarak tashihine dayanak yapılan mahkeme ilamının sahteliği kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile belirlenmiştir. Bu durumda gerçek kayıt malikinin .... oğlu .... olduğunun dikkate alınması ve .... oğlu ....’in mirasçılarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu hususta Hazine tarafından .... oğlu ...’in mirasçısının Hazine olduğuna dair ..... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 30.11.1992 tarih 1992/110 Esas 1992/347 Karar sayılı ilamı sunulmuş ise de ilamın hasımsız alındığı görülmektedir. İntikalde de kullanılan mirasçılık belgesi kayıt maliki .... oğlu ...’e değil .... oğlu ...’e aittir. Hasımlı olarak açılmış olan .... Hukuk Mahkemesi"nin 2009/1118 Esas sayılı dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş, .... Hukuk Mahkemesi"nin 2010/2046 Esas sayılı dosyasının ise halen derdest olduğu bildirilmiştir.
    Bilindiği üzere;hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni
    Kanunu"nun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesi ile özel hükümler getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyiniyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle, "kötüniyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih” l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Açıklanan ilke ve olgular dikkate alınarak somut olay incelendiğinde, çözülmesi gerekin ilk sorun olayda davalı .... "nın ilk el mi, yoksa ikinci el mi olduğudur. Tapu kaydı ve tedavülleri incelendiğinde dava konusu 566 parsel tapu kaydında ... oğlu ... adına kayıtlı iken sahte isim tashihine ilişkin ilam ile önce ...... oğlu .... olarak değiştirildiği, daha sonra da .... oğlu ..."e ait mirasçılık belgesi ile intikal yaptırılıp devamında da davalı ......"a satıldığı anlaşılmaktadır. Sahte isim tashihi ile başlayan bu silsilede işlemlerin de kısa aralıklarla gerçekleşmesi karşısında taşınmazı önce sahte isim tashihi ilamı sonra mirasçılık belgesiyle üzerlerine intikal ettirenlerin, bu intikali gerçekleştirmeden, kayden başka şahsa satış yapma imkanları bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, ferağ için intikalin yapılması zorunludur. Buna göre; davalı ..., sahte işlemlerle tapuyu üzerlerine geçiren ... oğlu ... mirasçılarından devralan ilk eldir. Davalı ....."ın "ikinci el" ve "üçüncü kişi" olduğu kabul edilemez. Davalı ..."ın tapudaki devralması sahtecilikle başlayan işlemin ilk sonucudur. Bu durumda davalı ....."ın olayda iyiniyetli olup olmadığının bir önemi bulunmadığından TMK"nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamaz. Mahkemenin iyiniyetten hareketle verdiği ret kararı doğru değildir.
    Davalı ....."ın olayda "ilk el" olduğu ve iyiniyetinin olayda bir önemi bulunmadığı belirlendiğine göre Mahkemece, Hazinenin talebinin incelenebilmesi için öncelikle kayıt maliki ... oğlu ..’e ait hasımlı alınacak mirasçılık belgesi ile gerçek mirasçıların kesin şekilde belirlenmesi, alınacak mirasçılık belgesine göre tapu kaydının düzeltilmesinin sağlanması, bu hususların gerçekleştirilebilmesi için derdest olduğu söylenen .... Hukuk Mahkemesi"nin 2010/2046 Esasında açılan hasımlı veraset ilamına ilişkin dava sonucunun beklenmesi veya ..... oğlu ...’in mirasçılarını gösteren hasımlı mirasçılık belgesinin alınabilmesi için dava açmak üzere davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, ... oğlu ....’in mirasçısının olmadığı ve mirasının Devlet’e kalıp kalmadığının belirlenmesi, taraf teşkili bu şekilde doğru olarak sağlandıktan sonra iddia ve savunma doğrultusunda tüm taraf delilleri birlikte değerlendirilerek Hazine isteğinin incelenmesi gerekirken sahteliği anlaşılan isim tashihi davası ve kesinleşen ceza mahkemesi dosyası dikkate alınmadan, hasımlı veraset ilamının sonucu da beklenmeden yazılı şekilde davalının iyiniyetli üçüncü kişi olduğundan hareketle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
    Yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, davacı Hazine vekilinin karar düzeltme isteği yerinde olduğundan kabulü ile Dairenin maddi hataya dayalı 25.02.2014 tarih 2013/17907 Esas ve 2014/3264 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahalli mahkemenin 2010/58 Esas ve 2011/656 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi