11. Hukuk Dairesi 2017/888 E. , 2018/6610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/03/2016 tarih ve 2014/331-2016/42 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “...” ibareli 14. sınıf malları kapsayan marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin 14. sınıfı da kapsayan "... " ibareli markasına dayanarak itiraz ettiğini, ... Markalar Dairesince itirazın kabul edilerek müvekkilinin başvurusunun reddine karar verildiğini, bu karara karşı ..."na yapılan itirazın da nihai olarak reddedildiği, oysa markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerliğin bulunmadığını ileri sürerek ... ...’nın kararının iptali ile marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, dava konusu başvuru ile redde mesnet alınan davalı markası kapsam olarak aynı tür veya benzer olduğu, davacı başvurusunun “... ” ibaresinden oluştuğu, “... ” ibaresinin tüketici algısı düşünüldüğünde bir kişinin adı soyadı şeklinde algılanacağı, özellikle yabancı bir isim olmasından kaynaklı bir tasarımcının adı olabileceği, bu bağlamda ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, “..." ibaresinin ... ve ... söylencelerinde kutsal bir yer adı olduğu, ayrıca biyoenerji sistemi ve disiplini olduğu, bunun yanında “...” ibaresinin bir bileklik türünün adı olduğu, bileklikler için sıklıkla kullanıldığı, davalı markasının yaygın kullanımı ve yayıldığı alan ve geldiği nokta düşünüldüğünde marka algısından çok bir moda akımı, özellikle aksesuarlar, takılar, mücevherat, bileklik anlamında bir ürün cinsini tanımladığı bu noktada ayırt edici özelliğini
kaybedip “yaygın ad” haline geldiği, ayrıca davacı marka başvurusunda asıl ibarenin “... ” olduğu “...” ibaresinin ek unsur olduğu, bütünsel olarak değerlendirildiğinde markalarda yer alan ortak unsur olan “...” ibaresinin 14. sınıfta yer alan takılar, mücevherat vb. mallarda yaygın ad haline geldiği, dava konusu başvuru tarihi itibariyle de durumun bu şekilde olduğu, “... ” ibaresinin farklılaşmayı sağladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ... ...’nın 2014-M-7896 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, dava konusu başvuruda yer alan "..." ibaresinin "bileklik" emtiası için cins belirten bir ibare olduğu ve bu nedenlede dava konusu başvurunun asli unsuru niteliğinde bulunmadığı gerekçesi ile ... ... kararının iptaline karar verilmiştir. Ancak, Dairemiz yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; bir ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK"nın 7/1-c bendi kapsamında karakteristik özellik belirten işaret olarak kabulü için söz konusu ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmet bakımından doğrudan tasviri anlam içeren işaretlerden olması gerekmektedir. Dolaylı yoldan (telmih/hatırlatma yoluyla) tasviri anlam taşıyan işaretler ise anılan madde kapsamında değerlendirilemez. Dava konusu başvuru 14. sınıftaki kuyumculuk emtiası, heykel, biblolar vb. emtia için yapılmıştır. "Bileklik" emtiası için cins belirten "... " ibaresinin söz konusu emtia için de doğrudan vasıf belirten bir işaret olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda, davalı muteriz şirket markasının tek ve asli unsurunun "..." işareti olması karşısında dava konsusu başvuru ile arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde 556 sayılı KHK"nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu halde yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı ... yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.