10. Hukuk Dairesi 2020/6812 E. , 2020/7382 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davacı ...’in, vergi kaydına istinaden 18/08/1987 tarihi itibariyle Bağ-Kur tescilinin yapıldığı, 15/02/1999 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, Kurum tarafından tahsis talebinin yeterli prim günü bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, bundan sonra İstanbul Yükçüler Esnaf Odasınca düzenlenen 19/08/1981 tarihinden devam eden oda kaydı bulunduğunu gösteren form ile 06/07/2004 tarihinde müracaat ederek ve oda kayıtları esas alınarak 15/02/1999 tarihli talebine göre yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği, Kurum tarafından müfettiş incelemesi sonucu düzenlenen 21/02/2006 tarihli rapor ve 23/03/2006 tarihli Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu ile oda kayıtları geçersiz kabul edilerek ibraz edilen Yükçüler Esnaf Odası kayıtlarına itibar edilmemesi gerektiğinin belirtildiği, davacının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında odaya üye olmayan şahısların yeni tasdikli defter sayfalarına üye kaydı yapılıp eskiden beri üyeymiş gibi belgeler düzenlenerek emekli olmalarının sağlandığı iddiası ile kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin ‘davacı da dahil bir kısım sigortalıların geçmişe yönelik sigortalılık kazanmasını sağlayan gerçeğe aykırı belge tanzim ettikleri konusundaki maddi olgu hakkındaki ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacağından öncelikle ceza davasının sonucu beklenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu’ şeklindeki bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında,Mahkemece, ceza davasının beraat kararı ile sonuçlanmadığı,düşme kararı verildiği, davacının üzerine atılı suçu işlemediğinin sabit olmadığı bu nedenle oda kayıtlarına itibar edilmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine hükmedildiği, 4.Ağır Ceza Mahkemesinin bozma kararına konu 2014/300 Esas sayılı dosyası içinde mevcut 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ‘defterlerin fiziki olarak kötü durumda olmaları dışında kurumun iddia ettiği defter sayfalarının tahrif edildiği ve koparılıp sahte noter tasdikli sayfaların araya sokuşturulduğuna dair hiçbir belge ve iz bulunamadığı ,sanıkların yanı sıra tüm üyelerin de usulüne uygun olarak kaydedildiğinin’ belirtildiği, Ağır Ceza Mahkemesince nitelikli dolandırıcılık davasının zamanaşımından düşürülmesine, resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davada ise sanıkların suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraatlerine karar verildiği ve kararın 11.Ceza Dairesinin 2018/1380 Esas sayılı 12/04/2018 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmektedir.
22/03/1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Kanun, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkâr sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
6552 sayılı Yasanın 58. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. madde “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/03/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır..." hükmünü içermekte olup; anılan yasal düzenlemeyle getirilen lehe uygulamanın, sahte sigortalılıkta uygulanması mümkün değil ise de; Mahkemece, öncelikle davacıya anılan yasal düzenlemeden yararlandırılıp-yararlandırılmayacağı hususunun kurumun kabulünde olup olmadığı konusunda verilecek mehille kuruma başvuru sağlanmalı ve varılacak sonuca göre değerlendirme yapılmalıdır. Şayet Kurum, davacıyı anılan yasal düzenlemeden yararlandırmak suretiyle sigortalılığa geçerlilik veriyorsa yaşlılık aylığı koşullarının buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Şayet sigortalı anılan yasal düzenlemeden kurumca yararlandırılmaz ise, vergi, sicil ve oda kaydına göre yaptığı prim ödemesinin ileriye dönük karşılık geldiği sigortalılık süresi Kurumdan sorularak, varsa çakışmalarda giderilmek suretiyle tahsis koşulları irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
O halde, davacı mirasçıları vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı mirasçılarına iadesine, 21/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.